Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde
rehin tutulan Kulp Belediyesi Eşbaşkanı Sadiye Süer Baran, çıplak
aramadan koğuş baskınlarına, askeri nizamda sayımdan mektup yasağına
kadar cezaevinde yaşadıklarını anlattı.
Türk İçişleri Bakanlığı tarafından 5 Ocak 2017’de görevden
alınarak yerine kayyum atanan Demokratik Bölgeler Partisi’nin (DBP)
Kulp Belediyesi Eşbaşkanı Sadiye Süer Baran hakkında “örgüte üye olmak”
ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla Diyarbakır 8. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde açılan davada, 9 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Osmaniye 1
Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Baran, yaşadıkları hak ihlallerini
avukatı Süleyman Kaya’ya gönderdiği mektupla anlattı.
Çıplak arama dayatıldı
Amed ve Hilvan’dan sonra Osmaniye Cezaevi’ne götürüldüğünü
belirten Baran, şunları söyledi: “Küçük bir odaya alınarak erkekler
kapıda, kadın personel de içeride köşeye alındım. Daha sonra üzerime
yürüyen kadın personeller soyunmamı istedi. Soyunmaya direnince
erkeklere seslenip soyunmuyor dediler. Soyunmaya mecbur bırakıldım.
Sonra oturup kalkmamı istediler, buna da direnince doktorla tehdit
edildim. Buraya getirilen bütün kadın arkadaşlar ilk olarak bu
uygulamayla karşılaşmışlar. Altı buçuk aydır buradayım, benden 3 ay önce
gelen koğuş arkadaşlarım var. İstisnasız her gün psikolojik baskı,
sözlü taciz ve yer yer fiziki saldırıya varan uygulamalara maruz
kalıyoruz.”
Doğa fotoğrafları da sakıncalı
Kendilerine gelen kitap, mektup ve doğa fotoğraflarının
sakıncalı görüldüğünü ve kendilerine verilmemesine rağmen bir de
haklarında soruşturmalar açıldığını belirten Baran, gazete kupürlerinin
dahi yasak olduğunu, bazen iki gün üst üste aramalarla koğuşlarının
dağıtıldığını ve çamaşır tellerinin bile sökülüp atıldığını aktardı.
Sayımda askeri nizam
Bütün koğuşlarda yasak olmayan radyonun kendi koğuşunda
yasak olduğunu kaydeden Baran, “Günde 3 defa ayakta sayım yapılıyor.
Bizden askeri nizamda durmamız isteniyor. Bu durumu kabul etmeyince
sandalyeyle bizleri hırpalayarak dışarı çıkarıyorlar. Bu şekilde günde
iki defa zorla havalandırmaya çıkarılıyoruz. Akşamları da bu şekilde
bizi kaldırıp sayıyorlar. Askeri nizam duruşunu kabul etmediğimiz zaman
hakkımızda tutanaklar tutuluyor, hücre cezalarıyla görüş ve iletişim
yasağı gibi cezalarla cezalandırılıyoruz” dedi.
Hücrede işkence yaptılar
Baran, 20 Haziran’da ilk alındığı hücrenin tamamen
kapatılarak nevresimlerle pencereler kapatılarak havasız bırakıldığını,
çayın bile yasak olduğunu söyledi. 3 gün boyunca yemek verilmediğini;
akşam vardiyasında 28 Ekim’de sayım esnasında yaşananları şöyle aktardı:
“Üzerime saldıran gardiyan beni hücrenin ortasına fırlatıp şiddet
uyguladı. Sözlü ve fiziki şiddet sonrası hücrenin ortasında iki kadın
gardiyan her biri bir kolumdan tutup ‘size öğreteceğiz ayakta durmayı’
deyip zorla dik durmamı sağladılar. Vardiya sorumlusu gelerek aynı
öfkeyle bağırarak ‘sen devletten büyük değilsin, devletin kurallarına
uyacaksın. Kapatın şu mazgalı’ dedikten sonra kapıyı kapatıp gittiler.”
İşkencede kamera kapatılıyor
Sabah sayımında şiddet uyguladıklarında kameranın
kapatıldığını ama normal sayımlarda kameralarla gelindiğini kaydeden
Baran, “Bizler şu ana kadar askeri nizamda duruşu kabul etmedik, bundan
sonra da asla kabul etmeyeceğiz. Bu tutum insanlık onuruna aykırı ve
rencide edici bir tutumdur. Bunun için insanlık onurumuzu korumanın
bedeli ne olursa olsun bu kararımızdan vazgeçmeyeceğiz” dedi. ADANA
Yaralarla açık görüşe
Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde ayakta sayım dayatmasını
kabul etmedikleri için darp edilen siyasi tutsaklar yüzlerindeki morluk
ve yara izleri ile açık görüşte aileleriyle görüştü.
Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan siyasi tutsaklara
yönelik hak ihlalleri devam ediyor. C-16 koğuşuna kalan 13 siyasi
tutsak, 6 Kasım’da ayakta sayım dayatmasına karşı çıktıkları için
gardiyanlar tarafından darp edildi. Tutsaklar, yüzlerindeki morluk ve
yara izleri ile açık görüşe çıkarak aileleriyle görüştü. Saldırıya maruz
kalan ve yüzlerinde, ellerinde ve ayaklarında çeşitli morluk ve yaralar
olan Mehmet Aydemir ile Xebat Aydemir isimli kardeşlerin görüşe giden
babaları Abdullah Aydemir, şunları anlattı: “Çocukların bedenlerinde çok
ciddi darp ve morluklar vardı. Çocuklarım bana ‘Baskılar hem fiziki hem
piskolojik olarak her sabah devam ediyor. Bu sabah bile darp edildik.
Bu saldırılar keyfi bir şekilde yapılıyor. Müdürler gardiyanlara emir
veriyor. Gardiyanlar da gelip bize saldırıyor. Yerlerde sürüklüyoruz.
Kürt olduğumuz için saldırıyor’ dedi. Ben çocuklarımı ve oradaki
insanları o halde gördüm ve çok üzüldüm.”

Sîsê Bingöl tekrar cezaevinde
Hasta tutuklu 85 yaşındaki Sîsê Bingöl, 8 gün boyunca kaldığı hastaneden taburcu edilip cezaevine götürüldü.
Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 85
yaşındaki Sîsê Bingöl, 2 Kasım’da hastalığının son durumunun tetkiki,
cezaevinde kalmaya elverişli olup olmadığı ile ilgili rapor çıkarılması
için Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırılmıştı. 8 gün
boyunca hastanede tedavi edilen Bingöl, sağlık durumu kötü olmasına
rağmen taburcu edilip Tarsus T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.
Bingöl’ün 8 günlük hastane tedavisinde akciğer ve kemikten
parça alındığı ve alınan parçalarla ilgili 2 hafta sonra raporun
çıkacağı öğrenildi.
Bingöl’ün avukatı Gülşen Özbek, çıkacak yeni sağlık kurulu raporuyla tekrar tahliye talebinde bulunacaklarını söylemişti.
Öcalan’ın vasisine ret
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın vasisinin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı görüşme başvurusu reddedildi.
İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan
Öcalan’ın vasisi Avukat Mazlum Dinç, İmralı’ya gitmek için Bursa
Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuruda bulundu. Savcılık, “5275 Sayılı
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunda yer alan
hükümlüler hakkında getirilen kısıtlamaları” gerekçe göstererek
reddetti.
Yılmaz Suncak tedavi edilmiyor
İHD İzmir Şubesi, Şakran 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde
kalan tiroid kanseri hasta tutsak Yılmaz Suncak’ın tedavisinin
engellendiğini belirterek serbest bırakılması istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hasta
tutukluların durumuna dikkat çekmek amacıyla 455’inci kez Konak
ilçesindeki Başbakanlık binası önünde bir araya geldi. Eylemde Şakran 1
Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan tiroid kanseri olan hasta tutuklu
Yılmaz Suncak’ın durumuna dikkat çekildi. İHD İzmir Şube Başkanı avukat
Zafer İncin, 25 yıldır tutuklu bulunan Suncak’ın durumuna ilişkin
şunları söyledi: “Suncak, Ocak 1993’te ‘örgüt üyesi’ olmak gerekçesiyle
tutuklanmış, 50 gün gözaltında kalmış, yoğun işkenceler görmüş ve daha
sonra tutuklanarak Mardin Cezaevi’ne konulmuştur. Müebbet hapis cezası
almıştır. 25 yıldır cezaevinde kalmaktadır.
Sırasıyla Mardin, Ağrı,
Ceyhan, Adıyaman, Aydın, Kırıklar, Bolu, Ankara Sincan Cezaevi’ne oradan
tekrar Kırıklar son olarak da Şakran Cezaevi’ne sürgün edilmiştir.
Troid kanserinden dolayı hastanedeki Endokrin Bölümü’nde 6 ayda bir
kontrol edilmesi gerekirken randevusu olmasına rağmen kontrole
götürülmemiştir. Kalabalık bir ortamda bulunması astım rahatsızlığından
dolayı nefes almasında sıkıntı yaşatmaktadır. Ayrıca boyun fıtığı ve
midesinde ülser bulunmaktadır. Hasta mahpuslar hastalıklarının tedavisi
için doktorların tavsiyeleri doğrultusunda nerede olurlarsa olsunlar
tedavi edilmelidirler. Yılmaz Suncak serbest bırakılsın.”
Yüzde 99 engelli, yine de tutuluyor
İHD Hapishane Komisyonu ‘F Oturumu’ eyleminde Hakan Erbilek’in durumuna dikkat çekti.
İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından hasta
tutukluların serbest bırakılması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda
yapılmak istenen F Oturumu’nun 346’ncısı da polis tarafından engellendi.
Açıklama, İHD Şube binası önünde yapıldı. Bu hafta 99 engelli raporu
olan hasta tutuklu Hakan Erbilek’in durumuna dikkat çekildi. İHD
Hapishane Komisyonu Üyesi Hatice Onaran, 1999 doğumlu hasta tutuklu
Hakan Erbilek’in durumu hakkında bilgi verdi: “3 Aralık 2017’de Muş’ta
karıştığı bir kavgada şah damarı kesildi. Acil ve ilk müdahalelerin
yapıldığı Muş Hastanesi’nde gerekli ve yeterli yoğun bakım ünitesi
olmadığı için Elazığ Medikal Hastanesi’ne sevk edildi. 6 Aralık 2017’den
19 Şubat 2018’e kadar bu hastanede yatırılarak birçok ameliyat ve
tedavi uygulandı Artık yatalak bir hasta olduğu ve evde bakılabileceği
söylenerek taburcu edildi. Başka bir davadan kaynaklı 11 Ekim 2018’de
gittiği mahkemece tutuklandı.
Muş Hapishanesi’ne götürülen Hakan
Erbilek, üç gün sonra fenalaşarak hastaneye kaldırıldı.2-3 gün tedavi
edilerek tekrar hapishaneye gönderildi. 25 Ekim günü ziyaretine giden
ailesi, bir gün önce İstanbul Metris R Tipi Hapishanesi’ne sevk
edildiğini öğrendi. Erbilek halen boğazına açılan borudan nefes alıyor.
19 yaşında yatalak, boynunda trakeostami kanüllü takılı, konuşma
yetisini kaybetmiş, algıları kapalı, kendi ihtiyaçlarını karşılayamaz
durumda ve yüzde 99 engelli raporu bulunuyor. İnfazının ertelenmesi için
ve sağlığa uygun bir bakım sağlanmazsa çok ciddi ve yaşamsal sorunların
olacağı tehlikesine karşı biran önce serbest bırakılmalıdır.”
Keskin komaya girebilir
Şakran 1 Nolu Cezaevi’nde kalan hasta tutuklu Ufuk Keskin’in komaya girme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açıklandı.
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi 220. haftada Şakran 1
Nolu Cezaevi’nde bulunan hasta tutuklu Ufuk Keskin’in durumuna dikkat
çekti. İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube binası önünde yapılan
açıklamaya insan hakları savunucuları katıldı. Keskin’in 20 yıldır
cezaevinde tutulduğunu dile getiren İHD’den Nuray Çevirmen, yüzde 82
engelli olduğunu hatırlattı. Keskin’in hastalıklarını sayan Çevirmen,
şunları paylaştı: “Yani vücudun tüm bağışıklık sistemi çökmüş
durumdadır.
Bu yüzden özel diyet alması gerekiyor. Ancak bakanlığın bu
yöndeki talimatına rağmen uygulanmıyor. İnsülin pompası da kullanan
Keskin’in üç aylık rutin kontrolleri yapılması gerekirken bu kontrolleri
yapılmıyor. Hastalıkların yaşamını zorlaştırması, tedavisinin
yapılmaması, rutin kontrollerinin yapılmaması ve hapishanedeki kötü
koşullar nedeniyle komaya girme tehlikesi bulunmaktadır. Komaya
girdiğinde yaşamını kaybetme ve felç kalma riskine rağmen hapishanede
yaşadığı sorunlar çözülmüyor.”
Yorumlar
Yorum Gönder