Veysi SARISÖZEN
MHP nedir? Silahlı Çatlı terör örgütünün siyasi
uzantısıdır. Bunu ben söylemiyorum. İçişleri Bakanlığı söylüyor.
Geçtiğimiz gün Çatlı örgütüne bağlı silahlı eylem hazırlığı yapan bilmem
kaç teröristin yakalandığını bu bakanlık açıkladı.
Çatlı kimdir?
Kontrgerillanın ya da “Seferberlik Tetkik Kurulu”nun bileşeni olan Mafya’nın elebaşıdır.
Bunu da ben söylemiyorum. Devlet Bahçeli Çatlı’yı hapiste
ziyaret ettiği gün, bu Mafya şefinin “devlete kimsenin bilmediği
hizmetlerde” bulunduğunu bizzat açıkladı.
AKP Cemaatin devlet içindeki “paralel” yapılanmasını
tasfiye ettikten sonra, işte bu “terör örgütünün” siyasi uzantısıyla
ittifak kurmuştur. Şimdi Çatlı terör örgütü ve onun uzantısı MHP ile
birlikte “devlet içinde paralel bir yapı” kurdu.
Bu “paralel devlet yapılanması” yargıya, polise, orduya
üniversiteye ve medyaya egemen olmuştur. Şu anda hala, devletin,
ordunun, polisin, yargının, üniversitenin ve medyanın içinde kendisine
muhalif olanları tasfiye etmektedir.
Dün olduğu gibi, bugün de “devlet içindeki bu paralel
yapılanma” HDP’ye savaş açmıştır. Seçimlerin eşiğinde YSK ve mahkemeler
HDP’nin vekil adaylarını büyük bir hızla verdikleri “mahkumiyet”
kararlarıyla tasfiye ediyor. HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Demirtaş
tutukludur. Mahkumiyeti yoktur. Milletvekilidir. Tahliye talebini
reddeden iki hakim “Çatlı terör örgütünün siyasi uzantısı MHP ve onunla
ittifak kuran AKP’nin” adamlarıdır. Karara itiraz eden hakim topun
ağzındadır.
Cemaatle birlikte AKP’nin yaptığı KCK siyasi soykırımı
davasında aceleyle mahkumiyet kararları onaylanmıştır. Böylece HDP’nin
birçok adayının adaylığı iptal edilmiştir.
Daha beteri, Yüksek Seçim Kurulu Kürdistan’ın 20 ilinde ve
100 ilçesindeki sandıkların, bulundukları yerden “korucu
egemenliğindeki” bölgelere taşınmasıyla ilgili, Valilerin,
Kaymakamların, Ordunun taleplerini görüşmeye başlamıştır Bu talepler
onaylandığı zaman, Kürt seçmenin sandıklara ulaşması fiilen engellenecek
ve yaklaşık 200 bin HDP oyu kullanılamayacak. Bu da HDP’nin baraj
altında kalması demektir.
AKP-MHP-Mafya HDP adaylarına ve HDP’li seçmene savaş açmıştır.
Bunun anlamı, darbedir. Barajı aşmadan Kürtlerin ve müttefiklerinin iradesine karşı darbe süreci yaşamaktayız.
BTK denilen kurum, “seçim gecesi” neler yapacağını
ayrıntılı olarak açıkladı. İnternette “normal olmayan iletilere” karşı
“önlem” alacağını ilan etti. Bunun anlamı o gece interneti susturmaktır.
Halkın hilelerden, zorbalıklardan, sandıkların gaspından haberi olmasın
diye her türlü önlemi alıyorlar.
“Millet ittifakı” bu “darbe sürecini” durdurmak için en
küçük bir adım bile atmıyor. Demirtaş’ı ziyaret etmek iyidir. Ama
“ziyaret” darbeyi önlemez. Şunu ilan edin: Eğer HDP adaylarının
tasfiyesine son verilmez, Kürdistan’da HDP’nin çoğunlukta olduğu
şehirlerin sandıklarını “taşıma” adı altında halk iradesine tecavüz sone
erdirilmezse, YSK’nın müdahaleleri durdurulamaz, yargının seçimlere
karışması engellenemez ve sonuçta “YSK’nın yüzde kırk oyla Erdoğan’ı
başkan ilan etmesine karşı önlem alınmazsa bu seçimler meşru olmaz,
sonuçları kabul edilmez”.
Adaylığı veto edilen Alevi toplumunun sözcüsü Turgut Öker,
haklı olarak YSK’nın aldığı karara karşı yapılacak bir şey olmadığını
söyledi. Bu, Alevilik tarihinin önemli bir dersiyle ilgilidir. “Hakem”
olayından söz ediyorum. Çatışmalı duruma son vermek için, sonunda
“hakeme” başvurma konusunda Hz. Ali ile Muaviye yanlıları anlaşır. Her
iki taraf birer hakem seçer. Hakemler kendi aralarında “ikimiz de Ali
ile Muaviye’yi hilafetten azledelim” diye anlaşırlar. İlk söz Hz.
Ali’nin hakemine verilir. Saf bir adamdır. “Hz. Aliyi hilafetten aldım”
der. Muaviye’nin hakemi kürsüye çıkar; “O Ali’yi hilafetten aldığına
göre, ben de Muaviye’yi Halife tayin ettim” alçaklığını yapar.
Bu seçimde iki “hakem” var. Birisi “seçmen”, öteki YSK.
Aradaki eşitsizlik korkunçtur. Seçmen Erdoğan’ı Saray’dan indirse bile,
YSK “Erdoğan’ı başkan ilan ettim” dediği anda, Öker’in dediği gibi
“yapacak” bir şey kalmaz. Çünkü Anayasa’ya göre YSK’nın kararı kesindir.
İtiraz edecek merci yoktur.
O nedenle YSK’nın şu anda adayları veto etmesine ve
sandıkları taşımasına itiraz etmeyen “Millet ittifakı”, 24 Nisan gecesi,
Muaviye’nin hakemi YSK’nın Erdoğan’ı aldığı yüzde 40 oya rağmen
çoğunluğu kazandı” diyerek Başkan ilan ettiği zaman, kılını
kıpırdatamaz. “Atı alan Üsküdar’ı geçer.”
Ya şimdi HDP’ye karşı “darbe sürecine” eylemli olarak
itiraz edeceksiniz, ya da “darbe süreci” seçim gecesi tamamlanacak ve
hiçbir şey yapamayacaksınız.
Yorumlar
Yorum Gönder