Metin YEĞİN
Egemenlerin bu karikatür demokrasisinin bize bahşettiği
4-5 yılda bir ya da kendi kafasına ne zaman eserse yani işine gelirse
verdiği seçme(!) hakkını nasıl kullanmalıyız? Bir başka bakış açısıyla
neden kullanıyoruz madem eğer seçim sadece egemenin kendi yerini meşru
kılma ve işine geldiğinde sayıp işine gelmediğinde mızıkçılık yapıp bir
şekilde kabul etmediği bir oyunsa, buna dahil olup koca bir komedinin
zerresi -ki gerçekten zerre- neden olacağız?
Politika ve hatta bu karikatür demokrasi niteliği
itibariyle bir kandırmaca, -koca kandırık bir şey- bir oyun ve ağzımıza
bir parmak, ‘özne olmak’ çalarmış gibi yapıp, iktidarına, simgesel
olarak, koltuğuna, makam arabasına ya da koruma ordusunun ve yetmeyince,
yenisinin kurulacağı söylenen özel orduların arasına, saklandığı
yuvasına ya da deliğine, artık siz ne derseniz, oraya koşarak gitmesi
olmasına rağmen, maalesef o kadar gerçek ki bu oyuna katılmadan
edemiyoruz. Yani nihayetinde bu oyun, o kadar çok bizi etkiliyor ki oyun
olduğunu bile bile ebe olup, başımızı bir duvara dayayıp saymaya
başlıyoruz.
Yapmak zorundayız çünkü bu gerçek bizi öldürüyor, başka
topraklara sürüyor, dilimizi konuşturmuyor, işten atıyor, işkence
yapıyor, erkekleri daha erkek, kadınları daha madun hale sokuyor. Bu
yüzden bu oyunda, en azından bu özne hali gerçekmiş gibi düşünüp oyunu –
belki sadece oyunu- tersine çevirip, gerçeğin acısını biraz daha
itelemek, bir solukluk yer yaratmak ve bütün bu mücadeleden kendimize
yeni bir gerçeklik -küçük ve sınırlı da olsa- ortaya çıkarabilme
şansımız var.
Egemenin sınıf başkanının kaybetme korkusunun arkasında da
bu var. Mızıkçılık yapmak elinde olmasına rağmen ve bana göre bunu
mutlaka yapacak olmasına rağmen, bu oyunu bozmanın tadı da başka. Daha
önce 7 Haziran’daki suratı görmek için bile bu oyuna dahil olunabilir.
Sadece bu bile, hegemonyanın ekşimiş suratıyla ortadan yok olması, 5-6
gün de olsa berber televizyonlarının kanallarında, rastlamayacak olmamız
bahtiyarlığı için bile, bu oyuna dahil olmak güzel bir şey.
Ayrıca bu seçim bu kadar olumsuz koşula rağmen,
başkanlarından adaylarına neredeyse herkesin demir parmaklıklar arkasına
atıldığı, kayyum denilen tek hücreli, yeni memur neslinin koltuklara
konulduğu – yağa yeni kırılmış yumurta kıvamında- minyatür başkan olma
sevdalıları ile dolu bir ‘demokrasi’ ortamında -bulaşığı demek daha
doğru- oluyorsa biz inatla, bu feleğin tekerine çomak sokarız arkadaş.
Hile ve desise, gazete de yalan radyo da yalan ve
oligarşik dikta ve hatta oyunun ta kendisi, hepsi sizin olabilir ama biz
de oyun bozmakta da birebiriz…
Yorumlar
Yorum Gönder