Her yeni albümde müzik ve metnin birbirini
tamamlamasına dikkat ediyorum. Çünkü iyi bir müzik ve iyi bir metin
olmazsa, iyi bir şarkı oluşamaz. Her ikisi de aynı oranda önemli. Bu
nedenle baştan itibaren sözlere önem verdim.
LUQMAN GULDIVÊ
Dünyaca ünlü Kürt sanatçı Ciwan Haco yeni albümü Felek ile
müzikseverlerin karşısına çıktı. Şimdiye kadar 15 albüm çıkartan
Haco’nun 16. albümü Felek 12 eserden oluşuyor. Yeni albümde Kobanê’de
şehit düşen Arîn Mîrkan ve Musul’da yaşamını yitiren gazeteci Şîfa Gerdi
için bestelediği iki şarkıya da albümde yer veriyor.
7 yıl aradan sonra Felek ile gelen Ciwan Haco, bu
albümünde yeni ritimler ve ezgiler kullandığını söylüyor ve ekliyor:
‘’Bence Ciwan değişmedi, fakat müziğimin biçimi ve rengi her albümde
değişiyor. Felek’te de yeni şeyler denedim.’ Uzun bir aradan sonra
“Felek” adlı albümü ile dönüş yapan Ciwan Haco ile konuştuk.
Ciwan Haco özellikle 80 ve 90’lı yıllarda
kişiliği ve sanatıyla bir kuşağı etkileyen bir isim. Fakat Veger albümü
ardından yıllardır sessizliğinizi koruyorsunuz. Hayranlarınızı neden
sesinizden, parçalarınızdan mahrum bıraktınız?
Elbette belirttiğiniz bu sessizlikte yaşın da etkisi var.
Ne yazık ki insan yaşlandıkça enerjisi azalıyor. Katıldığım geceler ve
organizasyonların sayısı da azaldı, neredeyse 7 yıldır bu etkinliklere
katılmıyorum. Katılmamamın da nedenleri var; çünkü halkımıza kaliteli
eserler sunamadık. Aslında biz sessiz kalmış ya da uzaklaşmış değiliz,
aksine halkımız bizden uzaklaştı. Pratik boyutlarını da belirteyim;
örneğin teknik yetersizlikler vardı, müziği sunabileceğimiz sessizlik
sağlanamıyordu. Son yıllarda zaten bu müziğin yerini halay aldı. Dediğim
gibi yaşın da etkisi oldu ve bu CD’yi geciktirmenin daha iyi olacağını
düşündüm. Özellikle Almanya’daki Newrozlara katılmama kararı aldım. Hala
enerjim var, yine sahneye çıkabilirim ama maalesef olmuyor. Kürtlerin
durumunu da anlıyorum, halkımız şiddetli bir savaşın içinde.
Özgürlüğümüze ulaşmak için mücadele veriyoruz. Dünyadaki tüm halklar
gibi keşke bizim de özgür bir ülkemiz olsaydı, daha iyi eserler yapıp
daha iyi konserler verebilseydik. Ama Avrupa’da daha kaliteli konserler
vermeliydik. Yılda bir kez Newrozlarda çıkıp söylemek yetmiyor.
Ayrıca gidip on dengbeji getirip bir odaya kapatıyorlar.
Böyle olmuyor, neden böyle yapıyorsunuz? Bugün Kürtlerin olanakları var;
para da var, insan da. Avrupa’da milyonlarca Kürt var. Fakat bu sayıya
rağmen Newroz ve gecelere katılanların sayısı 40 bini bulmuyor. İnsan
kendi hatalarını da dile getirmeli. Elbet hepimizin hataları var. Parti,
örgüt, enstitü, sanatçılar olarak halkımıza kaliteli bir şey sunamadık.
Bu nedenle yerinde saydı. Otuz-kırk yıl önce Kürtler nasıl Newroz
kutluyorsa, şimdi de aynı biçimde kutluyorlar.
CD konusuna gelince; 60 yaşına ulaştım. Şimdiye kadar 15
albüm çıkardım. Son albümümle birlikte 16 oldu. Yaklaşık 180 şarkı
ediyor ve bu iyi sayı. Sevenlerimizin hakkını biraz ödedik. Onlar
yüreğimde; zaten onlar olmadan Ciwan hiçbir şey değil. Eğer birkaç yıl
ayrı kalmışsak, eğer bir hatamız olmuşsa, işte yine bir albümle
geliyoruz. Halkımın ve müziğimi sevenlerin memnun kalmasını ve onunla
iyi zaman geçirmelerini diliyorum.
Bana göre siz bu küçük toplumumuzun mirisiniz.
İzninizle soracağım, kıvırcık saçlı, elinde gitarı olan Ciwan Haco
2000’li yıllarda bambaşka olarak geldi. Ve yeni şeyler denedi. Ciwan’ın
yeni şeyler denemesine yol açan neydi? Ve şimdi yeni albümünüz Felekê’de
karşımıza nasıl bir Ciwan çıkacak?
Kesinlikle bu var. Hazırladığım her CD diğerinden farklı
olmalı. Bu benim bir özelliğim. CD’lerimin birbirine benzemesini
istemiyorum. Umarım halkımız beğenir. Fakat iki husus var hiç
değişmiyor; ki biri benim için oldukça önemli, o da Kürdistan’ın dört
parçasında yaşananlar. Onlardan uzak kalmadım. Kürdistan’daki
trajediler, Şengal, Kobanê’de olanlar, son dönemde gelişen olaylar var.
Hazırladığım parçalarda bunlar var. Bunlardan uzak kalamam.
Diğeri de sevmek; sevmek mutlaka insanın yüreğinde
kalıyor. İnsanın yüreğindeki umut, hayal hiçbir zaman sönmüyor. Bu
nedenle bence Ciwan değişmedi, fakat müziğimin biçimi ve rengi her
albümde değişiyor, birbirine benzemiyor. Yeni albümde de yeni şeyler
denedim. Bunu da her Kürdün kendisini içinde görebileceği biçimde
yaptım. İçinde klasikler var, gençler için birkaç şarkı var. Her Kürdün
kendisini bu albümde bulmasını istedim. Sonucu halkımız ve sevenlerimiz
belirleyecek. İşte CD’nin çıkacağı gün geldi ve strese girdim; acaba
beğenilecek mi? Bir yıldır üzerinde çalışıyor, bu albümün hazırlıklarını
yapıyoruz. Fakat soruya dönersem; Ciwan değişmedi, o hep eski Ciwan
gibi.
Hangi enstrümanları, nasıl bir müziği denediniz? Kendimizi neye hazırlayalım?
Müziğin temelleri üzerinde çok duruyoruz. Bunu söylerken,
vurmalı çalgılar, gitar, bas gitar ve senciden söz ediyorum. Daha önce
bunları bu biçimde denememiştim. Fakat tambur, keman ve saksafonla
enstrumental müzik olacak. Çok yeni bir şey olmayacak.
Şarkıların sözleri benim için önemliydi. Beni etkileyen
iki Kürt kadını üzerine iyi metinler arıyordum. Biri Arîn Mîrkan, diğeri
Şîfa Gerdî. Her ikisinin şiirini Cano Şakir yazdı, ben de besteledim.
İkisi için söylediğim için mutluyum. Bu da ilgi çeken bir şey. Her iki
kadın tüm dünyada ses getirdi. Diğerleri de aşk şiirlerinden oluşuyor.
Zaten nihayetinde yaşamın motoru aşktır, ondan büyük bir şey yok.
Diğer albümlerinizde de siyasi, toplumsal konulara ilişkin
şarkılar ile aşk şarkıları arasında kurulan bir denge vardı. Fakat
hangisi olursa olsun, metinlerin seçimindeki özen dikkat çekiyor. Hatta
bazı şiirler sizin şarkılarınız aracılığıyla yayıldı. Albümde yine bu
düzeyde şiire önem verdiniz mi?
Evet, elbette! Arîn Mîrkan ve Şîfa Gerdî’ye ilişkin Cano
Şakir gerçekten güzel yazdı. Ayrıca Cigerxwîn’in bir aşk şiiri ve
kardeşim Dîlber’in iki şiiri var. O da ‘Nisêbîna Rengîn’ gibi birçok
şarkının sözlerini benim için yazıyor. Ben de birçoğunu yazdım, aşk
şarkıları.
Her yeni albümde müzik ve metnin birbirini tamamlamasına
dikkat ediyorum. Çünkü iyi bir müzik ve iyi bir metin olmazsa, iyi bir
şarkı oluşamaz. Her ikisi de aynı oranda önemli. Bu nedenle baştan
itibaren sözlere önem verdim. Rojen Barnas, Qedrî Can, Seydeyê Gerok,
Celadet Bedirxan ve Sebrî Botanî gibi şairlerin şiirlerini tercih ettim.
O dönemde Bakurê Kurdistan’daki savaş şiddetliydi. Yine Diyalog, Bila
ji xeynî min bistrênin ji bo aştiyê, Generalekî Tirsonek gibi sözleri
radikal şarkıları da kuzenim Goran benim için yazdı. Sözler için itina
gösterdim ve elbette bana yardımcı olanlar da vardı. Almanya’ya geldiğim
dönemde Kürtçe yazdılar ve o dönem Kürtçe okumam maalesef iyi değildi.
Bu nedenle Goran metinlerin seçimi için oldukça çaba gösterdi. Bu konuda
bana çok yardımcı oldu. Ona teşekkür borçluyum.
Klasik halk şarkılarımız bir yana, Kürt
müziğinde bir ekol olan, akıllarda kalan oldukça az sayıda kişi var.
Neden sayı bu kadar az?
Kürt halkı üzerindeki zulüm, baskı ve işkencenin bunda
etkili olduğunu düşünüyorum. Kürtçe yazmak, okumak işkence demekti. Bu
devletler gerçekten Kürt halkına işkence uyguladı. Bugün halen devam
ediyor. Fakat Kürtler de direniyor, durmuyor. Bizim de sayımız oldukça
fazla ve hala topraklarımız üzerinde yaşıyoruz. Onlar bizi yenemiyor.
Kürt halkının bir gün özgürlüğüne kavuşacağına inanıyorum.
Kürdistan’ın dört parçasında yaşananlar benim için her
zaman önemliydi. Daha çocukken, gençken dahi peşmergelerin
kahramanlıkları üzerine şarkı söylüyordum. Uzak durmuyordum. Rojhilat’ta
yine öyle. Son dönemlerde Rojava’da yaşananlar, Kobanê savaşı,
Serêkaniyê’deki muhteşem direniş için şarkılar söyledim. Yine Bakurê
Kurdistanê ve Kürdistan’ın diğer parçaları için şarkılar söyledim.
Kürtlerin Türk devletine karşı verdiği özgürlük savaşı için söyledim.
Bunu ben istediğim için değil, Kürtler direndi ve ben de bunu söylemek
istedim. Birey olarak savaşa karşıyım ama Kürtler direnmeye mecburdu.
Bir saldırıya maruz kaldığımızda öldürülebileceğimizi düşünürsek meşru
savunmamızı yapar, direniriz. Öyle değil mi? Kürtler bunu yaptı.
Bunun dışında bu albümde de aşk şarkılarını da unutmadım.
Aşk, yaşamın devamıdır. Bir kadın ve erkeğin aşkı yaşamdaki en önemli
şeylerden biri. Her iki konu Kürtleri, onların yaşamlarını ilgilendiren
konular ve bunlardan vazgeçmedim. Sonrasında yaptığım şarkılar hit
parçaları oldu, Kürtlerin yüreğinde yer etti. Can Te Çi Ji Min kir,
Birîndar Kirim Xerîbiyê, Bircên Diyarbekir, Ay Dîlberê şarkıları gibi.
Kürtler artık mutfaklarda, hamamlarda bu şarkıları söylüyor.
Yaşamlarından bir parça oldu.
Peki bu nasıl gelişti?
Müziğin çok ilginç bir yönü var; doğrusu ben de tam olarak
bunun cevabını veremiyorum. İnsanı yürekten söyleten bir sihri var.
Önemli olan yüreğimden çıkmış olması. Bu şarkıları gönülden söylediğim
zaman, halkım bunu görüyor. Halkımızın bir kesimi okuma yazma bilmiyor
olabilir ama halkımız bilinçli. Bir sanatçının, bir dengbêjin gönülden
söyleyip söylemediğini biliyor. Şarkılarımı yürekten söylediğim için
çoğu zaman sarhoş olduğumu düşünüyorlardı. Bugüne kadar hiçbir zaman
sarhoş olarak sahneye çıkmadım. Prensip olarak konserlerimde hiç
içmedim. Fakat şarkılarımı söylediğim zaman başka bir dünyaya giriyorum.
Bu şarkıların halkımın yüreğine işlemesindeki en önemli noktalardan
biri buydu.
Şehîd Hozan Serhed için ne düşünüyorsunuz? O
albüm çıkarmadı ama bestelediği parçalar Kürtlerin yüreğinde yer etti.
Bugün de onun şarkıları birçok kişi tarafından söyleniyor. Neden halkın
gönlünde yer edenler az?
Hozan Serhed’i hatırlatmanız iyi oldu. O Kürt halkının
gönlünde yer etti. O bir Kürt şehidi. O bir tarz oldu. Profesyonel bir
stüdyoya girmediği halde söylediği şarkılar halen dillerde. O dağlarda
sazıyla söylediği şarkılar ses verdi. Sırrının bu olduğunu düşünüyorum; o
yürekten söyledi. Yani Serhed bu konuda iyi bir örnek. Şehadeti de etki
yaptı ve Kürt halkının gönlünde yer etti.
Felekê albümü ile yeniden geldiniz. Bu albümle
birlikte sizi sahnede daha sık görebilecek miyiz, daha sık konserler
organize edecek misiniz?
Değerli kardeşim Luqman, ben hazırım ve inanın enerjim de
var. Fakat maalesef bu konuda tüm Kürt partilerinin hatası var; iyi
konserler organize edilmiyor. Bu, Kürdistan’ın dört parçasında Kürt
müziğine büyük bir zarar verdi. Hepsine saygım var. Ben Kürdistanlıyım
ve Kürdistani olarak da öleceğim. Tüm Kürt partilerine de saygım var,
gerillaya, peşmergeye ve savaşçılara saygım var. Tümüyle diyalogum var;
onlara Kürt müziğinden uzak durun ve müziği sahiplerine bırakın diyorum.
Profesyonel şirketler olsun ve müziği geliştirsin. Belli bir yaşa
ulaştım, misyonumu tamamladım ve bunu kendim için belirtmiyorum. O büyük
sevgiyi de Batman’da, Amed’de, Wan ve İstanbul’da gözlerimle gördüm.
Halkım bana o büyük sevgiyi verdi ve hak ettiğimi aldım. Benden sonraki
nesli, o genç kız ve genç erkekleri düşünüyorum. Yazık olur! Kürt
partilerinin hepsine söylüyorum, müziği bırakın, bu sizin işiniz değil
diyorum. Müziğin sahipleri bu işi yapsın diyorum.
Kendim için de belirtiyorum, eğer iyi bir organizasyon
olursa sahneye çıkarım. Halk gelsin ve beni dinlesin, halay çekmek için
gelmesin! Ben halkın halay çekmesi için mi geliyorum? Ben halkı ya
güldürmek ya da ağlatmak için çıkıyorum sahneye. Konser bir sinema filmi
gibidir. Yanımdaki değeri bir sinema filminden daha büyük. Çünkü hangi
film olursa olsun, bir yanlış yapıldığında düzeltilebilir ama konser
canlı bir film ve işini yapmalısın. Fakat kaliteli bir organizasyon
olursa buna hazırım. Avrupa’daki
halkımız bugün Türklerin, Farsların konserlerine gidiyor. Gitsinler. Bu
konserlere 100, 150 euro bilet alıp gidiyorlar ama Kürt konserlerine
gitmiyorlar.
Avrupa’da ilk konser verenlerdenim. O dönemde Kürt
partilerimiz bana ‘Ciwan kafayı yemiş’ diyorlardı. Ama neden? O dönemde
30 yaşlarındaydım ve konserler vermemiz gerektiğini anlamıştım. Ama
maalesef başaramadım, buna gücüm yetmedi.
Hayranlarınızla özel bir diyalogunuz var mı?
Ne demek, her zaman özel bir diyalogum var. Zaten bu
gelişmiş internet teknolojisiyle facebook, twitter ve instagramda
mesajlarını takip ediyor, onlara yanıt veriyorum. Bu konuda iki genç
arkadaş bana yardımcı oluyor ve yanıt veriyor. Ama zamanım olduğunda
onlarla yemeğe de çıkıyorum, bir kadeh bira da içiyorum. Onlar benim
yüreğim ve onlar olmadan ben olamam. Onlar olmazsa, ben de yokum.
Günlük yaşamda hangi müziklerden hoşlanıyorsunuz, kimi dinliyorsunuz?
İnanın Kürt dengbêjlerinin tümünü seviyorum. Hepsini
dinliyorum. Yeni çıkan ve Kürtçe olanları dinliyorum. Çok güzel şeyler
var. Ne yazık ki imkanları az ama yine de güzel şeyler çıkıyor. Diğer
yandan müzik bir deryadır; Farsça, Arapça, Türkçe de dinliyorum. Avrupa
pop, rock, jazz, soul hatta hip hop da dinliyorum. Her tür müziği
dinlememiz gerektiğini düşünüyorum.
Yeni albümün çıkarılması ve dijital ortamda dağıtılması fikri kime ait?
Barış süreci bozulduktan sonra ziyaret için dahi
Türkiye’ye gitmedim. Yolumu ben kapattım yani! (Albümün prodüktörü)
Ayhan bana, ‘’Madem ki Türkiye’ye gitmiyoruz, o halde birşey yapalım
dedi. Zorunluluktan yaptık. Görüyorsunuz işte, bazen mecburiyetten iyi
şeyler de çıkabiliyor.
Yani fikir Ayhan’a (Evci) ait. O ve Alman arkadaşları
albümün produktorlüğünü yaptı. Şirketleri Red Music Digital. Ayhan’ı 30
yıldır tanıyorum ve Felekê albümünün produktorlüğünü yapıyor. Uzun süre
önce ben ve Ayhan yeni nesile faydalı olacak ne tür bir çalışma
yapılabileceğimiz konusunda tartıştık. Artık CD satılmıyor. O zaman
elimizde ne kalıyor? Dijital. Teknolojinin iyi bir tarafı da herşeyin
göz önünde olması, kimse kimseye hile yapamıyor. Iphone üzerinde,
Amazon’da satılabilir, yine youtube, facebook ve instagramda izlenebilir
ve reklam yoluyla bir yarar sağlanabilir dedik. Kısaca bu biçimde
tartıştık ve neden Almanya’da bir şirket kurulmasın dedik. Kürt genç
kadın ve erkekleri ülkede de olsa diyaloga geçerlerse dijital olarak
albümleri çıkarılabilir diye düşündük.
Bu tartışmalarımızdan sonra Ayhan benim de onunla
çalışmamı istedi, fakat ben yapamam dedim. Ayhan ve Alman birkaç
arkadaşı bu adımı attı. Şimdiden oldukça ses verdi. Bunun Kürt müziği ve
yeni nesil için bir ses ve imkan olmasını diliyorum. Umarım yeni nesil
kimseye muhtaç olmadan rahatlıkla müziklerini icra eder, albümler ve
klipler yapar. Hakları da kaybolmaz, korunur.
Umarım Ayhan Evcî ve şirketi Red Music Digital başarılı olur.
Red Music Digital özellikle Kürt müziği için mi olacak?
Hayır, genel olarak çalışacak. Fakat daha çok Almanya’da
büyüyen yabancı gençler için bir platform olmayı amaçlıyorlar. Özellikle
de hip hop için. Ama herkese açık. Ayhan daha çok gençlerin
şarkılarının dijital ortamda çıkmasını beklediklerini söyledi. Fakat şu
an daha çok Kürtlerin dikkatini çekiyor.
Ulusal Kongre gerçekleşmeli
Yeni Özgür Politika’ya selam ve sevgilerimi sunuyorum;
Kürtler onu okuyor. Sizin aracılığınızla halkımıza şunu da belirteyim;
Kürtler olarak sabırlı olmalıyız, iyi olmayan bir süreçten geçiyoruz.
Dört parça Kürdistan’da halkımız Kerkûk, Efrîn, Bakur’daki barış süreci
gibi dönemler nedeniyle kırılma yaşadı. Sabırlı olmalıyız diyorum,
başarı Kürt halkının olacak. Yine Kürdistan’ın dört parçasında
kazanacağız. Kürtler birbirine düşmanlık etmemeli. Birbirlerini
eleştirmeli ama düşmanlık etmemeli. Kürt Ulusal Kongresi gerçekleşmeli.
Kürt partileri birbirlerine yakınlaşmalı, Kürt birliği oluşturulmalı.
Bakın, Türkiye, İran, Irak ve Suriye dört devlet bize karşı bir oluyor.
Biz Kürtler neden bir olamıyoruz?
Yorumlar
Yorum Gönder