Kürtlere karşı sürdürdüğü savaşa göre
ekonomiden kültüre, sağlıktan dış politikaya kadar tüm alanlara müdahale
ederek hamasi nutuklarla toplumu dinci-ırkçı çizgide konsolide etmeye
çalışan AKP-MHP iktidarı, baskın seçim arifesinde döviz karşısında diz
çöken Türk Lirası’na el uzatamıyor.
Değer kaybında son 48 saatte aralıklarla depar atan Türk
Lirası (TL), dolar ve euro karşısında yeni rekorlara imza attı. Dolar
hız kesmeyerek 4.92, euro, 5.76, sterlin ise 6.59 TL’yi aştı.
7 Haziran seçimlerini kaybettikten sonra 2014’te
hazırladığı ‘Çöktürme Planı’ doğrultusunda yeniden Kürtlere savaş ilan
Recep T. Erdoğan liderliğindeki AKP, devlet içi tasfiyenin ardından
MHP’yi de yanına alarak İslamcı-Türkçü tüm bileşenleri bünyesinde
topladı. OHAL adı altında devlet gücünü başta Kürtler olmak üzere tüm
muhaliflerin üzerine salan AKP-MHP iktidarı, Kürdistan’ın diğer
parçalarına da yaydığı savaşa ve savaş sanayisine kaynak aktarımını
tavan yaptırdı. Yabancı yatırım ve sıcak para akışının durmasına karşın
Katar üzerinden kayıt dışı aktarımlar da kar etmedi. Siyasi ve ekonomik
istikrar ve güveni yitiren AKP-MHP hükümetinin fiili Türk tipi
başkanlıkla piyasa gerçekliğine yaptığı zoraki müdahaleler de ters
tepti. Büyük dalgadan önce baskın seçimle iktidarı tazelemek isteyen
AKP-MHP iktidarının seçim sezonunu kapsayan rüşvetleri de etkili olmadı.
Tüm veriler olumsuz seyir izlemeye, TL de yere iyice kapaklanmaya
başladı.
Türk Lirası (TL), dolar ve euro karşısında değer
kaybındaki istikrarı sürdürdü. Dolar hız kesmeyerek 4.92, euro, 5.76,
sterlin ise 6.59 TL’yi aştı. Gün içinde inen döviz öğleden sonra yeniden
yükseliş trendine döndü. Haber hazırlanırken dolar 4.88, euro ise
5.71’in üzerinden işlem görüyordu.
Üç haftada yüzde 20
Son 3 haftada TL, dolara karşı yüzde 20, euroya karşı
yüzde 17 değer kaybetti. TL’nin carry trade avantajı, volatilitenin 9
yılın en yüksek seviyesine çıkmasıyla çöktü. Lira, değer kaybıyla
birlikte “carry trade”de dünyanın en kötü performansını sergiliyor.
Tahtakale tarihinde ilk
Tahtakale’de tarihinde ilk defa dün döviz alım-satımı durdu. Doların
4.92 liralık yeni rekoru Tahtakale ‘de bulunan dövizcileri
hareketlendirdi. 4.92’e çıkan dolar kısa sürede tekrar 4.82’ye kadar
düşüp, yine 4.86’nın üzerine çıktı. Dövizdeki dalgalanma nedeniyle
Tahtakale’deki bazı döviz bürolarının tabela kapattığı yani döviz alım
ve satışını durdurduğu görüldü.
Türkiye’nin enflasyon, cari açık, işsizlik gibi ciddi
ekonomik sorunları var. Geçici tedbirler zaman kazandırıyor. Fakat
palyatif önlemlerle bastırılan sorunlar daima geri dönüyor. USD/TL rekor
üstüne rekor kırıyor. Türkiye gibi borçlu, dış finansman ihtiyacı
yüksek olan bir ülkede kimse önünü göremiyor. İthalatçı, dışarıdan
dövizle mal alan Türkiye insanının geliri artmıyor, ancak çarşı
pazardaki ürünlerin fiyatları sürekli yükseliyor. Enflasyonun yıl
sonunda ne olacağını Merkez Bankası bile tahmin edemiyor.
Commerzbank: 6 TL’yi bulur bulabilir
Türk Lirası’nın dolar ve euro karşısında Salı günü geldiği rekor düşüşe rağmen Merkez Bankası yaşam belirtisi göstermedi.
Commerzbank analisti Tatha Ghose, TCMB’nin faiz artırmak
için 7 Haziran’daki toplantıyı bekleme gibi bir seçeneğinin bile
olmadığı görüşünde. Ghose’un ifadesine göre, TCMB’nin geçtiğimiz ay faiz
artırmış olma durumu, Dolar/TL ‘yi 4.00 seviyesinde
sabitleyebilecekken, bu faiz artışının şu an gerçekleşmesi, kuru ancak
4.30-4.50 seviyelerinde tutabilir. Commerzbank analisti, Merkez’in faiz
artışı için Haziran’ı beklemesinin, söz konusu seviyeyi (tahminen)
6.00’a çekebileceği yönünde görüş bildirdi. Piyasa, TCMB’nin
bağımsızlığını test ediyor ve kur, Merkez’in yaşam belirtisi
göstermemesi durumunda yükselmeyi sürdürecek.
Üç seçenek var ama yetmez
Ekonomist Doni Rodrik’e göre TL’nin serbest düşüşünü durdurmak için üç seçenek var:
* TCMB rezervlerini tüketmek pahasına dolar satacak. 2
* Faizlerde ciddi bir artış yapılacak.
* Sermaye kontrolleri.
Bu üç seçeneği “zehirlerden zehir beğen” şeklinde
tanımlayan Rodrik, dövizin yükselişine seyirci kalmanın mümkün
olmadığını, çünkü dolar bazında borçlanmış özel sektörü iflasa
götüreceği gibi enflasyonu kontrolsüz hale getireceğini
söyledi.Bekledikçe maliyetin artacağını vurgulayan Doni Rodrik, şunun
altını çizdi: “Bahsettiğimi önlemler dahi krizi ancak geçici olarak
durdurabilir. Kamu maliyesi, tasarruf politikaları, ve özel sektör
finansmanı konusunda ciddi atılımlarla desteklenmeleri gerekecek.
Kompleks nedenler
Ekonomist Fatih Özatay’a dolar/TL’de yaşanan sert hareketlerin nedenleri özetle şöyle:
* Büyük gelişmiş ülkeler para politikalarını ya
sıkılaştırıyorlar (ABD) ya da sıkılaştırmak üzereler (Euro Bölgesi). ABD
tahvil faizleri yükseliyor. Böyle dönemlerde olduğu gibi, çoğu yükselen
piyasa ekonomisine dış kaynak girişi azalıyor. Söz konusu ülke
diğerlerine kıyasla daha çok riskli ise yeni dış kaynak gelmediği gibi
vaktiyle gelenin bir kısmı çıkıyor.
* Türkiye’nin ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorunlu ilişkileri. Türkiye’ye ilişkin risk algılamasını yükseltiyor.
* Kutuplaşma ve hukuk sistemindeki sorunlar bir yandan
Türkiye’ye ilişkin belirsizlikleri artırıyor, diğer yandan yatırım
ortamını bozup, ekonominin geleceğine ilişkin soru işaretlerini
çoğaltıyor.
* Türkiye, büyüme potansiyelini yükseltmek içim adım atmadı.
* Yurt dışından “bol kepçe” para akan dönemde
potansiyelinin üzerinde büyüyebilmek (sürdürülemez bir durum) için çok
fazla borçlandı. Özellikle şirketlerin dış borçları keskin biçimde
yükseldi.
* Merkez Bankası enflasyonla mücadele etmedi.
* Merkez Bankası’nın kanununda yazılan “araç
bağımsızlığı”nın kağıt üzerinde kaldığı, gerektiğinde faiz
artıramayacağı algısı arttı.
* Maliye politikası gevşemeye başladı. Seçim ekonomisi uygulamaları çoğaldı.
* Türkiye’nin kredi notu düşük düzeylere indi.
* Bankaların kredi alacaklarında bazı sorunlar olabileceğine dair işaretler arttı.
S&P’den yeni uyarı
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and
Poor’s (S&P), Türkiye’nin mali durumunun TL’deki sert düşüş için
harekete geçilmezse, oldukça hızlı kötüleşebileceğini kaydetti.
Reuters’ın haberine göre S&P, piyasa baskısında
durgunlaşma olmazsa Türkiye’nin durağan olan not görünümünü “potansiyel
olarak” tekrar değerlendirebileceğini aktardı. S&P, Türkiye’nin
kayda değer tamponları bulunduğunu ve mevcut sıkıntılardan çıkmanın
yoluna sahip olduğunu ifade etti.
Fitch Erdoğan’a atıf yapmıştı
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Erdoğan’ın
açıklamalarının seçimlerden sonra keyfi politika yapımı ve politika
öngörülebilirliğinin baskı altına girmesi olasılığını gündeme
getirdiğini kaydederek, bu durumu daha zorlu küresel finansman
koşullarının Türkiye’nin dış finansman ihtiyacının yarattığı
kırılganlığı test edeceği bir zamanda gelmesi muhtemel olduğunu
vurguladı. TCMB’nin TL’deki değer kaybı sonrasında piyasalardaki
gelişmeleri yakından izlediğini ve gerekli tedbirlerin alınacağını
açıkladığına işaret eden Fitch açıklaması şöyle devam etti: “Türkiye’nin
para politikası bağımsızlığında daha büyük aşınma, Türkiye’nin ülke
kredi profili üzerinde daha da baskı yaratır.”
“Erdoğan’ın faizle ilgili açıklamaları sadece para
politikası değil genel ekonomik politikanın da seçim sonrası
öngörülebilirliğini azaltıyor” denilen Fitch Ratings raporunda, şunu
kaydetti: “Para politikasının bağımsızlığının daha fazla zedelenmesi
özellikle ülkenin dış finansman üzerindeki baskılara ve makroekonomik
ortamdaki bozulmaya katkıda bulunması ya da daha geniş ekonomi
politikası oluşturma kredibilitesine ve ülkenin iş ortamına zarar
vermesi halinde, Türkiye’nin kredi notu görünümü üzerinde daha fazla
baskı oluşturacaktır.”
Tabuta son çiviyi çaktı
Bloomberg’de yayınlanan “Türkiye’nin tahvillerinin
Senegal’in altına inerken, Erdoğan kredi notunu tehlikeye atıyor”
başlıklı haberden öne çıkan kısımlar şu şekilde: “Türkiye tahvillerine
Senegal’den daha yüksek faiz ödüyor. Üstelik kredi notu daha yüksek
olmasına ve ekonomisi de 60 kat daha büyük olmasına rağmen. Bloomberg’e
konuşan Londra merkezli AllianceBernstein’in kredi analisti Okan Akın,
“Cumhurbaşkanının Merkez Bankası ile ilgili sözleri, tabuta son çiviyi
de çaktı… Şu anda piyasa, Türkiye’nin kredi notunu B- olarak fiyatlıyor.
Türk tahvilleri, bir süredir zaten ülkenin kredi notunun iki kademe
altında seyrediyor ancak Türk varlıkları özellikle son birkaç haftadır
diğer gelişmekte olan piyasalardan negatif bir şekilde ayrışıyor” dedi.
Türkiye’nin kredi notu Fitch nezdinde BB+ düzeyinde
bulunuyor. Diğer derecelendirme kuruluşları S&P ve Moody’s’in
değerlendirmelerinde ise Senegal’in bir kademe üstünde bulunuyor.
Pazartesi günkü işlemlerde, Türkiye’nin Şubat 2034 vadeli
tahvilinin getirisi, Senegal’in benzer vadeli faizinin 52 baz puan
üzerine çıktı. Bloomberg, bu satışla yatırımcıların Türkiye’nin kredi
notunun daha da düşürüleceği beklentisini fiyatlara yansıttıkları
yorumunu yaptı.
Londra’da bulunan Manulife Asset Management Ltd’den
kıdemli analisti Richard Segal, Bloomberg’e yaptığı değerlendirmede,
geçmişte Erdoğan’ın sözlerinin iç kamuoyuna yönelik değerlendirmeler
olarak görüldüğünü ve para politikasında son kararın Merkez Bankası’na
ait olduğunu söyledi.
Segal, “Ancak şimdi eğer faizlerin düzeyinden
hoşlanmıyorsa, Merkez Bankası’na ne yapması gerektiğini söyleyebilir ve
bu da Merkez Bankası başkanı ya da para politikası kurulunun istifasına
yol açabilir” dedi.
Artık iflas sürecinde
Makro ekonomist ve finans tarihçisi Russell Napier,
İsviçre’nin Neue Zürcher Zeitung’la mülakatında Türkiye’yle ilgili
önemli tespitlerde bulundu.
Küresel piyasalarda 1980’lerin yeniden yaşanacağını ve
Türkiye’yi büyük bir krizin beklediğini kaydeden Napier “Türkiye’nin
iflası başladı” dedi. En geç seçimlerden sonra, Türk Lirası’nın muazzam
değer kaybedeceğini söyleyen ekonomist, Türkiye’nin 400 milyar doları
aşan borcunu ödeyemeyecek duruma geldiğini ifade etti. Bunun yaratacağı
krizin en çok Fransız ve İtalyan bankalarını vuracağını öngören
iktisatçı, AB’nin bu bankaları kurtaracağını da söyledi.
Özellikle döviz üzerinden borcu olan firmaların borçlarını
ödemekte zorlandığınan işaret eden ekonomist, Türkiye’den OTAŞ (Türk
Telekom) ve Doğuş Holding örneklerini vererek bu şirketlerin şimdiden
borç yapılandırmasına gittiğinin altını çizdi.
Global krizin Türkiye’nin iflasıyla tetikleneceğini
söyleyen Napier, daha önce de Türk hükümetinin dövize çıkış kontrolü
getirmesinin de kaçınılmaz olduğunu iddia etmişti.
Türkiye’nin bulaşma riski var
Ünlü yatırımcı Mark Mobius, Türkiye’den gelebilecek
negatif bulaşma riski ve Arjantin ile Brezilya’nın durumu nedeniyle
gelişen piyasalarda olumsuzluğun artabileceğini söyledi.
Ünlü yatırımcı Mark Mobius, Türkiye, Arjantin ve
Brezilya’daki ekonomik durum nedeniyle gelişmekte olan piyasalarda
olumsuzluğun artarak devam edeceği uyarısında bulundu.
Bloomberg TV’ye konuşan Mobius, Türkiye’den gelebilecek
negatif bulaşma riski ve Arjantin ile Brezilya’nın durumu nedeniyle
gelişen piyasaların kötüye gidebileceğini söyledi. Mobius, Endonezya,
Tayland ve Filipinler’deki siyasi risklere bağlı olarak yatırımcıların
bu ülkelerden çıkmayı sürdürmesinin muhtemel olduğunu belirtti.
Mobius, “Gelişmekte olan piyasalarda aşağı yönlü gidişat
devam edecek, ancak bazı iyi olanaklar da var” dedi. Mobius’a göre,
Hindistan borsası ve Çin’deki teknoloji hisseleri, gelişmekte olan
yatırımcıları için önemli olanaklara sahip.
MSCI Gelişen Piyasalar Endeksi, ocak ayı sonundaki 10
yılın en yüksek seviyesinden sonra yaklaşık yüzde 11’lik bir düşüş
yaşamıştı.
Altının gramı 202 lirayı aştı
Altının gram fiyatı, günün ilk saatlerinde tüm zamanların
en yüksek seviyesi olan 202 liraya ulaştı. Aynı dakikalarda
Kapalıçarşı’da çeyrek altın 325 lira, Cumhuriyet altını da 1.325 liradan
satıldı. Analistlere göre; altının gram fiyatının yeni hedefi 205 lira
seviyesi olabilir.
Tüketici güveni azaldı
Tüketici Güven Endeksi, Mayıs’ta bir önceki aya göre yüzde 2,8 düşüş kaydederek, 71,9 seviyesinden 69,9 seviyesine indi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankası (TCMB) işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi
sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Mayıs ayında bir önceki
aya göre yüzde 2,8 oranında azaldı; Nisan ayında 71,9 olan endeks,
Mayıs ayında 69,9 seviyesine geriledi.
Hanenin maddi durum beklentisi endeksi bir önceki aya göre
yüzde 1,3 oranında azalarak Mayıs ayında 89 oldu. Bu azalış, gelecek 12
aylık dönemde hanenin maddi durumunun daha kötü olacağını bekleyenlerin
artmasından kaynaklandı.
Genel ekonomik durum beklentisi endeksi Nisan’da 94,7
iken, Mayıs’ta yüzde 4,2 oranında azalarak 90,8 değerine düştü. Bu
düşüş, gelecek 12 aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağı
yönünde beklentisi olan tüketicilerin bir önceki aya göre azalmasından
kaynaklandı.
Tasarruf etme ihtimali endeksi Nisan ayında 28,2 iken, Mayıs ayında yüzde 5 oranında azalarak 26,8 oldu.
99 OSB’yi elektrik çarptı
Türkiye’nin 99 büyük Organize Sanayi Bölgesinde (OSB) ‘son
kaynak tedarik tarifesi uygulaması’nın ardından elektrik faturaları
kabardı. Geçen ay başlayan uygulama ile Nisan öncesi ve Nisan sonrası
faturalarda yüzde 26 artış oldu. Bu durumda OSB dışında üretim yapan
firmalar daha avantajlı konuma geçti. OSB dışında kalıp ‘ulusal
tarife’den elektrik alan firmalar, OSB’lere oranla yüzde 15 daha ucuza
elektrik kullanır hale geldi.
KUTU
Yapı izinlerinde düşüş
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilk çeyrek “Yapı İzin
İstatistikleri” raporunu açıkladı. Belediyeler tarafından verilen yapı
ruhsatlarının 2018 yılının ilk üç ayında bir önceki yıla göre, bina
sayısı yüzde 23,5, yüzölçümü yüzde 32,9, değeri yüzde 19,8, daire sayısı
yüzde 41,9 oranında azaldı.
Borç stoku 921.1 milyar lira
Merkezi yönetim brüt borç stoku, Nisan sonu itibarıyla 921.1 milyar lira oldu.
Hazine Müsteşarlığı, 30 Nisan 2018 itibarıyla merkezi
yönetim brüt borç stoku verilerini açıkladı. Buna göre, merkezi yönetim
brüt borç stoku, Nisan sonunda 921.1 milyar lira olarak gerçekleşti.
Borç stokunun yaklaşık 553 milyar liralık kısmı Türk lirası, 368.1
milyar liralık kısmı da döviz cinsi borçlardan oluştu.
Dış açığı 443.7 milyar dolar
Döviz kurlarındaki ve piyasa değerindeki değişimlerin
etkisiyle, doğrudan yatırımlar, yılın ilk çeyreğinde yüzde 9,4 azalışla
164.5 milyar dolara geriledi. İlk çeyrekte Türkiye’nin dış açıkları,
443.7 milyar dolar oldu.
Bankaların yabancı para ve lira cinsinden efektif ve
mevduatları, 2017 yıl sonuna göre yüzde 6.3 azalarak 32.7 milyar dolara
geriledi.
Portföy yatırımları yüzde 0,5 azalarak 176.4 milyar dolar
oldu. Yurt dışı yerleşiklerin; hisse senedi stoku yüzde 4,9 azalışla
49.4 milyar dolara, devlet iç borçlanma senedi stoku yüzde 5,3 azalışla
29.3 milyar dolara gerilerken, Hazine’nin tahvil stoku yüzde 3,2 artışla
45.7 milyar dolara, diğer yatırımlar yüzde 2,6 artarak 333.2 milyar
dolara yükseldi.
Beyaz eşya satışları çakıldı
Dolar ve euronun sert yükselişine ÖTV indiriminin bitmesi
de eklenenince beyaz eşya satışlarında son 4 ayda yüzde 20 düşüş
yaşandı.
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği’nin (TÜRKBESD)
verilerine göre, Ocak-Nisan döneminde satışlar yüzde 20 düşerken,
ihracat yüzde 9.0 arttı. Beyaz eşya üretimi, Nisan ayında yüzde 10,
Ocak-Nisan döneminde ise yüzde 4.0 düştü. Beyaz eşya satışlarında yılın
ilk çeyreğinde meydana yüzde 20’lik düşüşün nedeni olarak, artan dolar
ve euro kurlarının yanı sıra, ÖTV indiriminin sona ermesi gösteriliyor.
Beyaz eşyada yüzde 6.7 olarak uygulanan ÖTV, geçtiğimiz yılın Şubat
ayından Eylül ayına kadar sıfırlanmıştı ve bu süreçte satışlar
yükselmişti.
5 bin kişilik kadroya 115 bin başvuru
PTT’nin duyurusunu yaptığı 5 bin personel alımı için 115
bin kişi başvuruda bulundu. Kişi başı 60 TL ücret alan PTT, şu ana kadar
6 milyon 900 bin TL para topladı.
Türkiye Varlık Fonu’na devredilen PTT; avukat, mimar,
mühendis, tekniker, gişe ve büro görevlisi ve postacı pozisyonlarında 5
bin personel alacağını duyurmuştu. KPSS şartı aramayan, kendi sınavını
yapmayı tercih eden PTT’ye başvurular 14 Mayıs’ta başladı. 5 bin
kadronun yaklaşık bin kişilik kapasitesi kurumda çalışan taşeronlara
ayrıldı. PTT’nin alacağı 5 bin personel için 21 Mayıs itibariyle 115 bin
başvuru yapıldı. Kurum, sınav nedeniyle kişi başı 60 TL aldı. Bu
nedenle PTT’nin kasasına 6 milyon 900 bin TL para girdi. Başvuruları
reddedilenlerin paraları iade edilmeyecek.
Yorumlar
Yorum Gönder