Dilar DİRİK
Son haftalarda Kongreya Star’ın dünya kadınlarına yaptığı
“Jin rabin ser piya ji bo Efrînê“ çağrısı üzerine farklı ülkelerden
kadın heyetleri Rojava yolculuğuna çıktı. Bu heyetlerin amacı,
Efrîn’deki durumu yakından görüp, halk ile görüşüp, dayanışma ağları
kurmaktı. Britanya ve İrlanda’dan gelen heyet yedi kişiden oluştu.
Aralarında Şehîd Hêlîn Qereçox (Anna Campbell)‘in teyzesi de vardı.
Rojava’da 10 ay kalan ve YPJ saflarında yer alan genç Anna,
arkadaşlarına kendi dayatarak Efrîn’e gitmekte ısrar ediyor. Yolda sorun
çıkmasın diye sarı saçlarını siyaha boyayan Anna, daha sonra Efrîn
savaşına katılıyor. İşgalcı Türk ordusunun saldırılarına karşı direnen
Anna, 15 Mart 2018’de Efrîn’de şehit düşüyor. İşgalden dolayı, Anna’nın
cenazesi hala yerde.
Heyecan dolu yüreğiyle, meraklı gözleri ile teyzesi
Victoria, Kongreya Star’ın davetiyesi üzerine ilk defa Kürdistan’a
geliyor. Çantasında Londra’daki bahçesinden getirdiği toprak ve üç ayrı
bitki var. Victoria, “Duydum ki, Anna Rojava’da küçük bir bahçe ile
uğraşıyormuş Efrîn’e gitmeden önce. Bunları oraya ekmek istiyorum” diye
konuşuyor.
Başûrê Kurdistan’dan Rojava’ya geçerken duygusal anlar
yaşıyor. Hem mutluluk hem de üzüntü. “Ben buraya Anna’yı anlamak için
geldim” diyor. 26 yaşındaki genç bir kadın neden kendi ülkesinden bu
kadar uzak bir coğrafyaya gelip ölümü göze alıp savaşır? 102 yıl
öncesinde, bu coğrafyayı bölen ve şimdiki krizleri hala canlı tutan
devletlerden bir tanesi de Anna ve Victoria’nin vatandaşı oldukları
Britanya devletidir. Şu an Türkiye ile silah ticareti yapan (2017’de
yeniden 100 milyon sterlin değerinde bir anlaşma imzaladı May ve
Erdoğan) Britanya, Campbell ailesinin Efrîn için ateşkes çağrılarını
duymamazlıktan geliyor. Şehadet haberini alır almaz Campbell ailesi
Londra’daki Kürt halkının eylemlerine katılıyor ve duruşlarını çok net
bir şekilde ortaya koyuyor: “Anna’nın ölümü Efrîn’deki savaş ve işgali
durdurmak için bir köprü olsun”.
Ailenin en büyük korkularından birisi, Anna’nın
cenazesinin 2 ayı aşkın bir süredir, yerde kalmasıdır. “Yoksa Anna’yı
unuttular mı?“ diye endişeleniyordu ara sıra teyze Victoria. Ancak
gittiği her yerde büyük saygı ve sevgi ile karşılanıyor teyze. Devrimci
kavga dolu genç YPJ savaşçıların hislerinde, umut dolu Efrînli ailelerin
anılarında onu bir gün özgür Efrîn’de çay içmeye davet eden sözlerinde
Anna unutulmuyor. Çocuklarını savaşta kaybetmiş annelerin güçlü ve sevgi
dolu, siyasi konuşmalarında yeğeninin Rojava halkı tarafından ne kadar
değer gördüğünü birebir gördü ve yaşadı.
Duvarlarda Abdullah Öcalan’ın “Şehîd felsefeya jiyane ye“
sözü akıllara takılı kalıyor. Şehirlere girerken herkes canlarını halk
için feda eden özgürlük savaşçıların resimleri ile göz göze geliyor.
Demek ki bu yoldan özgür insan olarak geçebilmemizi bu kahramanların
fedakarlıklarına borçluyuz.
Kobanê’ye gidiyoruz. Kentin dokunulmamış doğu cephesinde,
taş taş üstünde kalmamış, beton ormanına benzeyen ve direnişin ‘müzesi’
adeta. Devrimci direnişte kutsallaşmış olan yollara, sokaklara özgürlük
için şehit düşen arkadaşların isimleri verilmiş. Her köşe, her sokak bir
insanlık anıtı olmuş. Bu mahallelerde doğacak olan çocuklar, artık Arîn
Mîrkan’ın efsanesi ile büyüyecek. Küçük çocuklar, bu şehiri kadınların
ve erkeklerin omuz omuza savaşması ile özgürleştiğinin bilincinde
yetişecek. Şehitler sadece fiziki hayatı savunmadı, aynı zamanda
zihinleri, duyguları, iradeleri, yaşamın en kıymetli yanını, özgürlüğü
sağlayan bir miras bıraktılar. Qamişlo, Derik ve Kobanê şehitliklerinde,
Victoria mezarları tek tek okuyarak dolaştı. Şehit aileleri ona
aileleri olmayan mezarlara da nasıl sahip çıktıklarını anlattı. Evet,
Anna da bu insanlık mücadelesine en büyük fedakarlıkla katkı sundu. O da
asla unutulmaz.
Victoria, Kobanêli kadınların hikayelerini dinleyerek,
komünlerini ziyaret ederek, Minbic Kadın Meclisi’nde Kürt, Arap,
Süryani, Çerkes ve Türkmen kadınlar ile sohbet ederek, Kevana Zerin
Kadın Kültür Merkezi’nde genç kadınların özgürlük haykıran seslerine
gözlerini kapayarak dinledi. Yine genç kadınların çok profesyonel bir
şekilde program sunup, haber hazırlayıp, kamera arkası ve önünde kadın
bakış açısıyla basına yeni perspektif katmalarını hayranlıkla izlerken
ve her yerde insanların en büyük acılara karşı dik durmalarını
gözlemlerken şunu söyledi: “Artık içim rahat. Demek ki bu değerler için
savaştı benim yeğenim“.
Yolculuğunu, Rojava ve Londra topraklarını karıştırarak
bitkilerini Anna’nin bahçesine ekerek bitirdi. Ve “Söz, geri döneceğim”
sözleri…
Yorumlar
Yorum Gönder