İsviçreliler 25 Kasım’da karar verecek!


İsviçre’de 25 Kasım’da ülke genelinde referanduma götürülecek olan milliyetçi inisiyatif, ülkenin önemli gündem konusu olmaya devam ediyor. İnisiyatifin halk oylamasından geri dönmesini isteyen çevreler, milliyetçi inisiyatifin durdurulmasında ülkede oy kullanma hakkına sahip göçmenlerinde önemli rol oynayacağına dikkat çekiyor.

Önümüzdeki 25 Kasım’da İsviçre genelinde düzenlenecek referandumla 3 inisiyatif, halk oylamasına sunulacak. Bu inisiyatifin birincisi, İsviçre’nin gündemini sık meşgul eden Sosyal Sigortalar Federal Yasasının değişimi. Bu yasanın referandumda kabul edilmesi durumunda, herhangi bir nedenle sosyal yardım alanlar takip edilecek. Sağ partiler ve hükümet bu inisiyatife evet denilmesini, demokratik cevreler ve sol partiler ise inisiyatife hayır denilmesi gerektiğini savunuyorlar.

Halk oylamasına götürülecek bir diğer konu ise oldukça renkli. İsviçreli çiftçiler ve hayvan severlerin başını çektiği, Çiftlik Havyalarının Onuru İnisiyatifi. Bu inisiyatif, boynuzlu hayvan (İnek, boğa ve keçi) besleyenlerin devletten ek olarak finansal destek almasını öngörüyor. Boynuzlu hayvanların bakımı zor olduğu için İsviçre’deki çiftçiler belli yöntemlerle inek, boğa ve keçi gibi hayvanların bakımını kolaylaştırmak için bu hayvanların boynuzlarını kesiyor. Hayvan severler ve çiftçiler, inisiyatifini kabul edilmesi durumun da, anayasal düzenlemeyle alınacak maddi bir destekle boynuzlu hayvan beslemenin kolaylaşacağını savunuyor. Sol cevreler bu inisiyatifi desteklerken, federal hükümet ise konuyla ilgili bir anayasa değişikliğine gerek olmadığını savunuyor.

Halk oylamasına götürülecek bir diğer önemli konu ise İsviçre’nin önde gelen sağ partilerinden UDC’nin başını çektiği, Yabancı yasa yerine İsviçre Yasaları İnisiyatifi. Daha öncede birçok ırkçı inisiyatifi referanduma götürerek, bu inisiyatiflerin anayasal olarak yasallaşmasını sağlayan UDC (SVP), bu defa da İsviçre’nin altında imzası olduğu uluslararası yasalardan çıkmasını istiyor. Başta sol-sosyalist ve demokratik çevreler olmak üzere büyük bir kesimden tepki alan bu inisiyatif, İsviçre’nin kendi yasaları dışında başka uluslararası bir yasaya ihtiyaç duymaması gerektiğini savunuyor.

İnisiyatifin 25 Kasım’daki halk oylamasında kabul edilmesi durumunda İsviçre, altında imzası olan ve uyması zorunlu olduğu tüm uluslararası anlaşmaları tekrardan gözden geçirmek zorunda kalacak. Böylelikle İsviçre’de iç hukuk yolları tükenmiş bir konunun, kolaylıkla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası mahkemelere götürülme şansı riske atılmış olacak.

Bu duruma tepki gösteren çevreler, UDC’nin referanduma götürdüğü bu inisiyatifin tamamen milliyetçi ve anti-demokratik olduğuna dikkat çekerek, herkesin bu inisiyatife hayır demesi gerektiği çağrısını sık sık yineliyorlar. UDC’nin bu inisiyatifle bireyleri, devletlerin keyfi uygulamaları karşısında savunmasız bırakmayı amaçladığını dile getiren demokratik çevreler, inisiyatifin kabul görmesini ise İsviçre demokrasisine vurulacak büyük bir darbe olarak değerlendiriyorlar.

İsviçre’de son dönemde artan milliyetçilik ve göçmenlere karşı geliştirilmek istenen uygulamalar dikkate alındığında İsviçre demokrasisine zarar verecek bu inisiyatifin halk oylamasında kabul edilme riski olduğunu görülebilir. Öte yandan, kuşkusuz ki bu milliyetçi inisiyatifi durdurmada en büyük görev oy kullanma hakkına sahip ülkede yaşayan göçmenlere düşüyor. Ülke nüfusunun 4’de birinin göçmenlerden oluştuğu gerçeği ve oy kullanma hakkına sahip göçmenlerin duyarlı davranması durumunda UDC’nin bu milliyetçi inisiyatifi halk oylamasında engellenebilir diyebiliriz.


Yorumlar