İki kadın tarihi değiştirdi




“3 Mayıs 1978 günü karar açıklandığında tecavüzden altı yıl hapis aldıklarında, çığlıklarımız mahkeme salonunu inletti. İlk kez Fransa’da tecavüz suç olarak kabul edildi. İlk kez utanç kampına karşı bir başarı elde etmiş oluyorduk.”
SELMA AKKAYA / PARİS
Fransa’da kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz olaylarının son bir yılda yüzde 28 oranında artış gösterdiği şu günlerde, kadın hareketlerinin yasalar konusundaki mücadelesi devam ediyor. Fransa’da kadınların yasalar önünde tecavüzün tanınması konusundaki mücadelesi son elli yıllık bir mücadeleye dayansa da asıl süreç, 1974’te yaşanan ve 4 yıl süren mahkemesinin sonucu tarihe damga vuran bir değişim yaşandı.
 1974’te yaşananlar, toplumun kadına bakışını ortaya koyan sembolik bir olaydı. Bu olaydan önce binlerce başka kurban aynı mücadeleyi yürütmüş ama sonuç alamamıştı. Tam bundan 44 yıl önce iki genç Belçikalı kadın Anne Tonglet ve arkadaşı Araceli Castellano’nun tatil için Marseille kentine gelmişlerdi. Bir kampta kalıyorlardı. Tatil için geldikleri kampta ölümle tehdit edildiler, tecavüze uğradılar, kaçırıldılar. İşte bu iki kadının hikayesi Fransa’da tecavüze bakışı tamamen değiştirdi.
‘Ölüm tadındaydı’
Express dergisi geçtiğimiz yıl, bugün 71 yaşındaki Anne Tonglet’i buldu. Anne Tonglet, Ağustos 1974’ü düşündüğünde, “Ölüm tadındaydı. Ve yalnızdık. Ben 24 yaşında biyoloji öğretmeni, arkadaşım 19 yaşında pediatri hemşiresiydi.  Bouches-du-Rhône’deki bir kampa katılmak için gitmiştik. O bölgede kamp kurulamadığı için Marseille yakınlarında kamp kurduk. O sırada bir genç adam bize askıntı olmaya başladı. Reddettik. Ve gece arkadaşlarıyla birlikte kamp alanımıza geldi. Yanında iki kişi daha vardı. Daha sonra mahkemede ‘beni reddettiler, intikam için geldim’ demişti. Çadıra bir çekiçle vurmaya başladı. Ardından ölümle tehdit edildik. Bizi kaçırdılar. Tecavüz ettiler. Yardım çığlıklarımızı kimse duymadı. Kimse bizi kurtarmaya gelmedi. Yaklaşık 5 saat sonra o üç adam ayrıldı. Saatler sonra ancak jandarmaya gidebilmeyi başardık. Sonra polisin onları gözaltına aldığını öğrendik” ifadelerini kullanıyor.
Eşcinselsen rıza gösterilebilir
Anne ve Araceli, jandarma komutanının kendilerini hastaneye sevk ettiğini söylüyor. “Çok acı olan, doktorlar ve hemşireler önce bizim bakire olup olmadığımızı kontrol ediyordu. Sanki bakire değilsek fahişeyiz gibi bir akıl tutulması yaşanıyordu” diyen Areceli şöyle devam ediyor: “Şüpheli diye sorgulanan şahıslar, bizim eşcinsel olduğumuzu işaret ediyorlardı. Yani eşcinsel isek onlara rıza gösterebilirdik, hafif ahlaklı oluyorduk. Bunlar bize saldırmaları için bir zemin olarak gösteriliyordu. Ve yasalar önünde durumu hırsızlık, bar dövüşü gibi bir yargılama kapsamına sokmak için o andan itibaren bilinçli hareket ediyorlardı. Oysa biz tecavüze uğramıştık. Bu başlı başına bir suç sayılmalıydı.”
Dört yıl süren dava
Olayın duyulmasının ardından, her iki genç kadının savunmasını dönemin ünlü feminist avukatlarından ve aynı zamanda kadın derneklerinin kurucularından Gisèle Halimi üstlenir. Dava dört yıl sürer. Yargı sürekli olayı basit bir darp olayı olarak tanımlamaya çalıştıkça avukat Halimi, o güne kadar yasalar önünde tanınmayan suç olan tecavüzün ceza kapsamında değerlendirilip, buna göre ceza verilmesi gerektiği konusunda mücadele yürütür. Davayı binlerce kadın takip etmeye başlar.
Kürtaj hakkı da yoktu!
Aynı zamanda öğretmen olan Anne Tonglet, Belçika Eğitim Bakanlığı tarafından “okulların itibarını zedelemek” gerekçesiyle işinden atılır. Diğer mağdur kadın Araceli Castellano, saldırganlarından birinden hamile kalır ama o dönemin yasaları kürtaja izin vermediği için yasa-dışı yollarla kürtaj olmak zorunda kalır.  Bu nedenle uzun yıllar sağlık problemleri yaşar.

    
 Gisele Halimi, Anne Tonglet (24) ve Araceli Castellano (20), tecavüzle suçlanan üç adamın yargılanacağı Aix-en-Provence Adalet Sarayı’nda.        AFP/MARSİLYA
Ölümle tehdit edildiler
Dava sürerken ölümle tehdit edilirler. Ardından davayı geri çekmeleri için tecavüzcülerin birinin babası tarafından 1 milyon Frank teklif edilir. Her mahkemeye geldiklerinde şiddet görürler. Duruşmalar her defasında kapalı yapılmak istenmiş ama dava avukatı Gisèle Halimi, duruşmaların kadınlar açısından aynı zamanda bir forum olduğunu düşünerek, açık şekilde görülmesi yönünde sürekli mücadele eder. Çeşitli kadın kurumu yöneticileri tecavüz suçunun tanınması ve bu konudaki durumu anlatmak üzere avukat tarafından şahit olarak mahkemeye sunulsa da yargıçlar reddeder.
Adalet için savaştılar
Araceli Castellano, Gisèle Halimi ve Anne Tonglet, 2 Mayıs 1978’de Aix-en-Provence’deki Palais de Justice salonunda yine hakim karşısındadırlar. Mahkeme öncesi Gisèle Halimi, kameraların önünde, söz konusu davanın aynı zamanda cinsiyet savaşı olduğunu ifade eder. Mahkeme sürerken Gisèle Halimi ve Simone de Beauvoir tarafından kurulan kadın derneğin aktivistleri, her iki kadını desteklemek için mahkeme önünde buluşmuşlardı.
Anne Tonglet, o günü şöyle tanımlıyor: “Her gece onlar ya beraat ederse diye kabuslar görüyordum. Mahkemeye her gidişimde bu duygu vardı. Her mahkeme süreci yeniden şiddete maruz kalıyorduk. Adaletin olması için bir savaş yürütüyorduk. Sonunda mahkeme salonunda 3 Mayıs 1978 günü karar açıklandığında tecavüzden altı yıl hapis aldıklarında, çığlıklarımız mahkeme salonunu inletti. İlk kez Fransa’da tecavüz suç olarak kabul edildi. İlk kez utanç kampına karşı bir başarı elde etmiş oluyorduk. Başka kadınların yaşamları için bu önemliydi. Bizim duruşmamızın öncesinde bu konu hiç konuşulmuyordu. Adeta bir tabuydu. Adalet sisteminde bir süreci değiştirmiştik. Kadın hareketleri aynı zamanda mücadeleyle bir şeyleri değiştirmeyi başardı.”
43 yıl sonra basın karşısına geçen Tonglet, “Basında tecavüz ve tacize dair her bir haber gördüğümde, o ölüm tadındaki güne gidiyorum. Hiçbir zaman belleğinizden silinmiyor” diyerek, kadınların kendilerini korumaları ve mücadelelerini sürdürmeleri gerektiğinin altını çiziyor!

Yorumlar