Türk İçişleri Bakanı Soylu’nun, HDP Eşbaşkanı
Pervin Buldan ve CHP’yi hedef alan sözlerine yönelik açıklama yapan İHD
Genel Merkezi, “Süleyman Soylu şahsında bir hükümet politikasıyla karşı
karşıyayız” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, İçişleri Bakanı
Süleyman Soylu’nun HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan ve CHP yöneticilerini
hedef alan sözlerine ilişkin yazılı açıklama yayınladı.
“İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile ilgili zorunlu
açıklama” başlığıyla yapılan açıklamada, halen İçişleri Bakanlığı
görevini sürdüren Süleyman Soylu’nun seçim öncesi ve sonrasında yaptığı
açıklamaların hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği belirtilerek, “İçişleri
Bakanı olduğunu bilerek ve Bakanlığın gücünü arkasına alarak istediği
herkesi tehdit edebileceğini ve hedef gösterebileceğini zannediyor.
Üstelik kabul edilemez nitelikteki açıklamalarını da cüretkârca
savunabilmektedir” denildi.Soylu’nun bu tutumunun bugüne kadar partisi
ve hükümeti tarafından eleştirilmeyerek sahiplenildiği vurgulanan
açıklamada, “Dolayısıyla Süleyman Soylu şahsında bir hükümet politikası
ile karşı karşıya olduğumuzu düşünmekteyiz” diye vurgulandı.
Suç teşkil eden açıklamaları
İHD açıklamasında, Soylu’nun daha önce yaptığı “suç teşkil eden” benzer açıklamalar şöyle sıralandı:
* 3 Ocak 2018 günü Ankara’da uyuşturucu ile mücadele
konulu bir toplantıda kamuoyu önünde açıklama yaparak şüpheli görülecek
kişilerin ayaklarının kırılması gerektiğini, bunu yapmayan polisin
görevini yapmamış sayılacağını belirterek TCK 214. maddede tarif edilen
“suç işlemeye tahrik suçunu” işlemiştir. Bakan’ın söylediği gibi terör
veya uyuşturucu operasyonlarında şüpheli olarak yakalanacak kişilerin
bacaklarının kırılması TCK 94. maddede tarif edilen işkence suçudur.
Aynı zamanda TCK 86. maddede yer alan kişiye yönelik yaralama suçudur.
* Bakanlığı döneminde OHAL KHK’ları ile ihraç edilen
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın henüz yargılanmaları sürerken terörist
oldukları yönünde kesin kanaat içeren ‘Bir terör örgütünün bitmeyen
senaryosu’ adıyla kitapçık çıkarılmış ve kitapçığın uluslararası düzeyde
yaygınlaştırılmasını sağlamıştır. Yapılan yargılama sonucunda Semih
Özakça beraat etmiş, Nuriye Gürmen’e verilen hapis cezasının ise İstinaf
Mahkemesi’nde temyiz incelemesi yapılmaktadır.
* 14 Haziran 2018 günü Urfa’nın Suruç ilçesinde AKP
Milletvekili İbrahim Halil Yıldız ve akrabalarının esnaf ziyareti
sırasında başlayan kavganın silahlı çatışmaya dönüşmesi sonrası yaptığı
açıklamalar ile kişi ve kurumları hedef göstermiştir. Yaşanan olaylar
neticesinde 1 kişi ölmüş ve çok sayıda kişi yaralanmıştır. Hastaneye
kaldırılan yaralılardan 2 kişi ise silahlı kişiler tarafından vahşi bir
şekilde infaz edilmiştir. 1 kişi ise linç edilmiş ve kaldırıldığı bir
başka hastanede ölmüştür. Yaşananların ortaya çıkarılması için olay
yerinde inceleme yapmak isteyen Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Ticaret
Odası, İnsan Hakları Derneği, Diyarbakır Tabip Odası gibi STÖ’leri hedef
göstermiş ve terör örgütleri ile bağlantılı olduklarını iddia etmiştir.
İnfaz ve linç eylemini gerçekleştirenler AKP milletvekilinin yakınları
ve taraftarları hakkında hâlâ gözaltı ya da tutuklama yapılmamıştır.
* Tutuklu bulunan ve hakkında hüküm verilmemiş olan HDP
eski Eşbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın terörist
olduğunu ileri sürmüş, HDP’nin baraj altında bırakılması için “Şunu
bilesiniz ki HDP’ye taşıdığınız oyların bu dünyada da öteki dünyada da
bu masum millet tarafından hesabı sorulacaktır” şeklindeki sözleri ile
CHP’lilere tehditkar ifadelerde bulunmuştur. Soylu’nun suçlama
yönelttiği HDP ise legal(yasal) bir siyasi parti olarak faaliyetlerini
sürdürmektedir.
Türkiye siyasi tarihinde ilk
* Seçimden sonra Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesi Yangınyurt
köyünde M.B. isimli kişinin kimliği belirsiz kişiler tarafından infaz
edilmesi üzerine HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan’ı arayarak tehdit etmiştir.
Bu olay Türkiye siyasi tarihinde ilk defa yaşanmaktadır.
* CHP’lilerin şehit cenazelerine katılmasını engelleme talimatı verip hızını alamayarak CHP’lileri de tehdit etmiştir.
Suç örgütü lideri gibi
Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de bir
İçişleri Bakanı, bir suç örgütü lideri gibi sürekli konuşup tehditler
yapıp suç işliyorsa ve bu kişiye karşı yapılan suç duyuruları sonuç
vermiyorsa bu ülkede hiç kimsenin can ve mal güvenliği ile hukuk
güvenliği hakkı kalmamıştır. Türkiye’de, savcılıklar doğrudan doğruya bu
tip kişilerin koruyucusu durumuna gelmişse orada adaletten bahsetmek
mümkün değildir. Cumhurbaşkanı’nın halen bu konuda bir açıklama
yapmayarak olaya seyirci kalması durumu daha da vahim hale
getirmektedir.”
İHD ne yapabilir?
Açıklamada İHD’nin bu durum karşısında yapacakları da şu şekilde sıralandı:
* İnsan hakları savunucuları olarak her koşulda kendi haklarımız da dahil olmak üzere, insan hak ve özgürlüklerini savunacağız.
* İHD olarak insan haklarının evrenselliği, bölünmezliği,
bütünselliği, bir biri ile bağlantılı oluşu, birinin diğerine tercih
edilemezliği ilkelerini savunuyoruz.
* İnsan hak ve özgürlükleri konusunun hiçbir ülkenin iç
meselesi olmadığı gerçeğinden hareketle, İçişleri Bakanı ve teşkilatının
insan haklarını tehdit eden bu söylem ve pratiğine, uluslararası
toplumun dikkatini çekiyoruz.
ANKARA
Yorumlar
Yorum Gönder