Son bir görev daha!



Selma AKKAYA

Son iki aydır kesintisiz duyduğumuz “seçim” için tüm Avrupa’da olduğu gibi Fransa’da da seçmenler sandık başına giderek oylarını kullandı. Erdoğan rejiminin, seçimlerin tarihinden 17 ay önce yapılmasına, artan ekonomik krizin, Suriye’de devam eden savaşın ve ABD’nin İran’a karşı savaş hazırlıkları, tavan yapan Dolar ve Euro’nun basıncı altında karar verirken, tüm siyasi partiler seçim hazırlığı ve propaganda yapma konusunda sürenin kısalığını dile getirdi. Bütün iktidarın olanaklarını arkasına alan AKP’ye karşı mücadelenin bir alanı olan seçimlerin sonuçlarını 24 Haziran akşamı hep birlikte göreceğiz ama Fransa’da 6 noktada başlayan 13 günlük seçim maratonunda 174 bin 800 seçmen sandık başına gitmesi kayda değer önemli bir gelişmeydi.
7-19 Haziran tarihleri arasında sandık başına giden 42 bin yeni seçmen oldu. Seçim sorgulaması sırasında 7 binin üzerinde yeni seçmen kayıt gerçekleştirmiş bulunuyor. HDP’nin bu yeni kayıtlar ve sandık başına gelen yeni seçmen arasında oyu olduğu kesin. Seçmen kayıt sorgulama sırasında HDP yaptığı çalışmada 48 bin insana ulaşmış ve yeni kayıtlar gerçekleştirdiğini belirtmişti. Bu nedenle HDP’nin 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 seçimlerini ciddi bir oranla aşan oy alması muhtemel.
HDP, bu kez Fransa genelinde daha önce oy aldığı temel kitle dışında oylarda aldı. Bu oyları iki şekilde yorumlamak mümkün. Birincisi AKP’nin gidişi için HDP’nin mecliste olması gerektiğini düşünen bir kesimden, ikincisi ise tüm siyasal partilerle arasına mesafe koymuş, HDP’yi umut ve mazlumların yanında görme eğiliminin güçlenmesi!
Selahattin Demirtaş’ın yazdığı ve seçim şarkısı olarak bestelenen “Korkma çağır, Xızır senin kalbindedir” şarkısını dinleyen Ermeni bir kadının, “kazansak da kaybetsek de önemli değil. Bu aşamada umut oldunuz ya, o bile yeter” demesi, yaşanan baskı ve sindirme politikası sonucu ortaya çıkan karanlıkta HDP’nin topluma ışık olması bu anlamda büyük bir kazançtır. Halkın umudunu büyütecek, halka değiştirebileceğine dair inanç sağlayan ise seçmenin diline şöyle yansıyor; “tüm baskı, yasak, sindirme politikası, tutuklama vb araçlarla yapılan saldırı karşısında yılmadan yol alıyorlar!”
Bütün bu seçim çalışması boyunca öne çıkan bir diğer önemli nokta ise Avrupa’da HDK çalışmasının önemi. HDK, seçim çalışması, özellikle de oy kullanma işlemi sırasında Fransa’nın 6 noktasında aktif bir biçimde görev aldı. Farklı inanç, siyasal yapılar ve bölgesel kurumları bir araya getiren HDK’nın sadece mevcut Kürdistanlı kitle içinde değil Türkiyeli tüm göçmen topluluklar içerisinde çalışmasını daha güçlendirmesi gerektiği ve bu güçleri toplumsal ve siyasal olarak etkilemesinin önemini seçim sürecinde yakıcı bir biçimde hep birlikte gördük.
13 günlük seçim maratonun ardından, Avrupa’daki seçmende ülkede tek adam rejimine karşı mücadele yürüten güçlerin yürüttüğü çalışmanın sandığa yansıyan sonuçlarını görmek için bekliyor. Bu aşamada Avrupalı seçmenin bir diğer önemli misyonu devreye giriyor. Şimdi ‘telefon dinleniyor, Türkiye’ye gidersem ne olur’ kaygı ve korkuları bir tarafa bırakarak, tıpkı Demirtaş’ın dediği gibi “Korkma çağır”, aileni, dostunu, arkadaşını ara ve oyunu, tek adam rejimine karşı kullansın!

Yorumlar