Gülseren YOLERİ
Seçimler bitti, AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi kim aklınıza
gelirse herkeste bir durgunluk ve kaygı hali. Muhalefettekilerde üstüne
bir de hayal kırıklığı var. Henüz seçim akşamı daha sandıklarda sayımlar
devam ederken, yani sonuçlar henüz belli değilken AKP’lilerin kutlama
adı altında silahlarıyla caddeleri işgal etmiş olmalarını bir yana
bırakırsanız, -ki önceki seçimlerde bu kutlamalar sabaha kadar sürerken
bu kez erken saatte bitmiş olması dikkat çekicidir-, kimse belirgin bir
sevinç yaşamadı. Kimsede zafer duygusu yok.
Sorular, sorular… Bazı sorulara cevap veremesek de bu
kaygının, bu durgunluğun birden çok nedeni olduğu malum. En önemli
nedeni ise cevap verilmeyen sorular:
Anadolu Ajansı dört gün evvel bir sonuç açıklayacak ve yanlışlıkla oldu diyecek,
seçim sonucu yaklaşık aynı çıkacak ama seçimlere hile
karıştırılacağından emin siyasi liderler henüz tüm sandıklar
açılmamışken çıkan sonuçları sessizce kabul edecek hatta kazananın
önünde şapka çıkartacak,
seçim sonrasında özellikle İnce, Akşener ve Kılıçdaroğlu
sessiz kalacak, Erdoğan zafer konuşmasını yapıp yapmamakta tereddüt
edecek,
İnce, kalın bir dönüş yapacak ve Erdoğan’ı kutlayacak,
Bu arada halen seçimlere yönelik itirazlar görüşülmemiş olacak vs.vs…
Neden, nasıl?
Seçimlerde yanlışlık değil hile ve zor vardı
Çarşamba günü İlçe Seçim Kurulunda itirazların incelenmesi
sırasında bir kez daha gördük ki pek çok dolap dönmüş. Tutanağa oyların
yanlış yazılması mı dersiniz, sisteme yanlış kaydedilmesi mi dersiniz,
çetele ile tutanak arasında uyumsuzluklar mı dersiniz, oy çuvalının
usulsüz açılması mı dersiniz, adreste ikameti olmayan kişilerin oy
kullanması mı dersiniz, pek çok usulsüzlük yaşanmış ama her bir itiraz
ya da şikayet için ayrı ayrı” sonuca etkili değil” değerlendirmesi
yapılarak etkisizleştirilmesi mi dersiniz. Bunlar benim bire bir tanık
olduklarım. Öte yanda taşınan sandıklar, gözaltına alınan sandık
görevlileri, sandığa gitmesine izin verilmeyen köylüler, tüm köy adına
oy kullanan muhtarlar…
Kadınların oy hakkı var mı demiştiniz?
Türkiye’de kadınlar 1930’larda yerel seçimlerde oy
kullanmaya başlamış, 1934 yılında da milletvekili seçme ve seçilme
hakkına sahip olmuşlar diye övün övün övünenler için Urfa’dan bir
arkadaşın bu seçimlerde yaşadığı olayı paylaşayım. Sandık görevlisi, tüm
aile için oy kullanmak isteyen adamla tartışırken, “kadınlar kendi
oyunu kendileri kullanacak” deyince, adam “ne oldu seçim kanunu mu
değişti” demiş.
Kılıçdaroğlu’nu takdir ettim
Biraz geç ifade etmiş olsa da, bunca şakşakçıya rağmen
seçim öncesi iddialarına sahip çıktı ve seçimin sandıktan ibaret
olmadığını, demokratik, eşit, adil koşullarda yapılmadığını dillendirdi
ve Erdoğan’ı kutlamadı hiç değilse.
Adil Seçim Platformu’nun dilediği özrün kıymeti yok
Kaderimizi belirleyecek dediğiniz seçimlerde bu kadar
şaibe bekleyeceksiniz, daha önceki seçimlerde CHP’nin, HDP’nin ayrı ayrı
çalışır seçim izleme programları varken, aralarında Millet İttifakı da
dahil partiler, sendikalar, dernekler tam 19 örgüt bir araya gelecek,
Adil Seçim Platformu’nu kuracaksınız, sonra “denetim için kurduğumuz
sistem çalışmadı” deyip özür dileyeceksiniz. Ne faydası var?
Gücünüzü AKP’nin başını yemeye harcayın
CHP’liler, oyların sayılmasını bile beklemeden “yönetim
istifa!” diye eylem yapmaya başladılar genel merkezlerinin kapısında.
Kılıçdaroğlu gidecek, İnce gelecek; başı göğe değecek CHP’nin, öyle mi?
Henüz seçimlere itirazlar ve şikayetler devam ederken, henüz bu iddialar
karara bağlanmamışken ne bu hız? Ne oldu seçim hileleri, ne oldu
Erdoğan, ne oldu başkanlık sistemi? Hak adalet talebinizden ne zaman
vazgeçtiniz? İnce’yi bu seçimlerdeki performansı nedeniyle takdir eden
ve Kılıçdaroğlu’nu birkaç çıkışı hariç genel tutumu itibariyle faydasız
bulan birisi olarak söylüyorum, nerede İnce’nin tüm iddialarından bir
anda vazgeçmesi ve sevimli çocuk oluvermesi?
Seçim sürecinde yaşananlar ortada. Evet, aklında bu
seçimim adil, dürüst bir seçim olduğunu düşünen var mı? Yoksa bu
olanları açıklayabilen, beri gelsin.
Yorumlar
Yorum Gönder