Ziya ULUSOY
24 Hazıran’a 1 gün var, sonucun açıklanmasına ise 40 saatten az bir zaman kaldı.
Sonuç önemli mi?
Diktatör Erdoğan kazanırsa, son dönemeci geçip kalıcı
faşist rejimini inşa etmeye çalışacağını biliyoruz. Seçimler bu bakımdan
tabii ki kritik bir rol oynuyor. Fakat bu seçimin kritikliğinin başka
bir yönü var ve bu daha önemli. Diktatörün, seçimi parlamenter aritmetik
açısından ve 2. Tur’u kaybetme ihtimali yükselmeye devam ediyor.
Bu, diktatör Erdoğan karşısında çok geniş kitlelerin tavır almasıdır.
Bu durum, Erdoğan’ın, 1 Kasım ve kanlı sürecini tekrarlama
niyetini felç edebilir mi? Felç edemese bile frenlemekte olduğu
şimdiden görülüyor. Ve fiziki saldırılarında Halk(lar) Demokrasisi
ittifakını ana menziline koyarak kendisine tavır alan kitleyi
etkileyemeyeceği görülüyor. Efrîn’e ve Kandil’e saldırı ve savaşının,
beklediğinden az etkisinin varolduğu zaten görüldü. Suruç’ta HDP’li
aileye katillerini saldırttı. HDP’lilere ve CHP’li gençlere çeteleriyle
saldırıyor. Fakat halk korkuyu aşan cesaretiyle ve acısını yüreğinde
saklayan vakarıyla tavrını ortaya koyuyor.
Böylece Erdoğan’ın kanlı 1 Kasım sürecini ve kirli sonuçlarını tekrar başaramayacağı görülüyor.
Yine de diktatör, “Başlamadan bitireceği” büyük çaplı
hilelerle, frenlenmek zorunda kaldığı saldırılarla iktidarı bırakmamaya
çalışacak.
Diktatör Erdoğan’ın, faşizmine cansuyu ve taze kan taşıyan
seçim manivelasının bu kez kırmakta ısrar eden kitle dalgası, bunun
yarattığı durum kritik bir moment yarattı.
Erdoğan faşizminin kendisini inşada son dönemeç yapmaya
çalıştığı ve OHAL, kirli ve işgalci savaş altındaki seçimin, kritik bir
moment yaratarak diktatörün desteğini kıran, moralini bozan,
güçsüzlüğünü gösteren bir araca dönüşüyor olması bu kritik momentin en
öne çıkan özelliğidir. Bu madalyonun diğer yüzü, Erdoğan faşizmine karşı
“oy”la tavır alan güçlerin kitlesel büyüklüklerini görerek özgüvenini
güçlendirmesidir.
Vurgulamak gerekir ki bu kritik momenti esasen direniş
yarattı, seçim ise vesile oldu. Daha önceki direnişlere basarak,
2015’ten bu yana süren kahramanca, büyük tahammülü ve acıyı içeren
direnişe dayanarak kitleler diktatöre tavır alma cesareti gösteriyor.
Cesaretli tavırda ısrar edeceği görülüyor.
Halkların, sürekliliği olan direnişten cesaret alarak,
fırsat bulduklarında daha barışçı mücadelelerle 7 Haziran’da, 16
Nisan’da yaptıkları gibi, 24 Haziran’da da Erdoğan faşizmine almakta
oldukları kitlesel tavrını değerlendirmek, bu tavrın kritik bir moment
yaratması nedeniyle önemi büyüyen güncel görevdir.
Bu nedenle, kitlelerin barışçı ama ısrarla seçimde
diktatöre tavır alışını, diktatörün sonuçları değiştirme hilelerini
karşı titizlikle korumak, olası saldırılarına karşı cesaretle tavır
almak, antifaşist görevdir. Bu görevdeki başarı, barışçı yolla tavır
alan kitlelerin, özgüvenine ve saldırılar karşısında yalnızca cesaretine
değil eylemlerine de katkı sağlayacak.
Suruç’ta Kürt ailenin katledilmesine, katliamı diktatörden
aldığı emirle kotaran S.Soylu’nun saldırganlığına, HDP’li ve CHP’li
gençlerin Erdoğan’ın çeteleri tarafından yaralanmalarına karşı daha
öfkeli, hesap sorucu tavır almak şarttı. Bu hattan yürümeyi reddeden
“Millet” bloku, düzen zeval görmesin diye, öfkeyi sönümlendirme yolunu
tuttu. Ama o bloka oy veren kitlenin büyük bölümü de hesap sormaya daha
çok meyillidir, meyledecektir.
Halklar Demokrasisi blok açısından, burjuva restorasyoncu
muhalefetle birlikte diktatörün hilelerini engellemenin yanı sıra,
halklarımızın diktatörlüğe karşı tavrını, Erdoğan ve Soylu ikilisinin,
iktidarı bırakmamak için yapacağı- “frenlenmek zorunda” bırakıldığı
sınırlarda da kalsa-saldırlara karşı kitlesel kararlı direnişi örmek
önemlidir.
Saldırılara karşı direnişte, burjuva muhalefet
sönümlendirmeye çalışsa da, tabanındaki kitlelerin önemli bölümü, yer
almaya eğilimlidir. Bu eğilimi de seferber etmeyi başaracak olan
direniş, Erdoğan faşizmine karşı halklarımızın “oy”la tavrını kitlelerin
eylemine dönüştürerek faşizmi yıkacak yolda koşabilir.
Bu direniş herşeyden önce Erdoğan faşizmini yıkacak
direniş olacak, ama aynı zamanda halkların diktatöre tavrına az
demokrasi soslu parlamenter gericiliğin gemini vurmaya çalışan burjuva
muhalefetin hegemonya kurmasını bir yana itmek olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder