Seçim sonucunu bilmiyorum ama Saray’ın sonu bellidir



Veysi SARISÖZEN

Bu yazıyı okuduğunuz zaman artık seçim bitmiş, Millet İttifakı ve barajı aşan HDP seçimi kazanmış, AKP TBMM’de azınlığa düşmüş, Erdoğan 2. Tura kalmış olacak.
Bu sonuç kesin.
Ama eğer rejim bu sonuca boyun eğmez, Suruç’u kana bulayanların her yerde yaptığı hileler, oy çalmalar, müşahitleri gözaltına almalar ve sandık başından uzaklaştırmalar ortamında Muaviye’nin hakemi Erdoğan’ı başkan, HDP’yi baraj altı ilan etmişse, “Demokrasi İçin Sandık Nöbeti”ndeki halk bütün gece toplandığı alanlardan AYRILMAMIŞ olacak.
“Sandık Nöbeti” rejim gerçek sonuca boyun eğene kadar sürecek.
Hangisi olur bilemem.
Ya hiç biri olmazsa?
Yani “kontrollü darbe” gecesi bizim TV’den yaptığımız çağrılara rağmen, Erdoğan’ın “demokrasi nöbetine” alternatif olarak “Kadıköy’de bir milyonluk” “gerçek demokrasi nöbeti” yapılmadığı, “ne kışlanın darbesi, ne sarayın darbesi, yaşasın radikal demokrasi” denmediği gibi… ”Nöbette durmadığımız” için “OHAL darbesi” önlenememişti. Hatırlayalım.
Ya da Saraydakini yere seren 7 Haziran seçimlerinin iptal edilmesine karşı, o anda “darbe seçimine hayır” diyerek “nöbette durmadığımız”, “alanları zapt etmediğimiz” için “savaşı” ve “1 Kasım seçim darbesini” önleyemediğimiz gibi. Bunu da hatırlayalım.
Ve nihayet Referandum. Şimdi yapılan baskının “yüzde birinin” yapılamadığı bu referandumu “Hayır” diyenler kazandığı halde YSK önünde toplanmakta olan yüzbinleri “durdurduğumuz”, “nöbete” durmadığımız için “faşist tek adam rejiminin” kurulmasını önleyemediğimiz gibi. Bunu çok iyi hatırlayalım.
Ve eğer Millet İttifakı ve HDP’nin artık kazandığı kesin olduğu halde “yenildiği” ilan edilmişse ve biz hala “nöbette” değilsek, şöyle denecek: “Her halk müstahak olduğu iktidarı başına musallat eder.”
Şimdi yaşanan seçimi seçmen mumla arar. Asya ülkelerinde yapılan seçim karikatürleri karşısında bir süre sonra, ta ki bir ayaklanmayla dikta rejimi devrilene kadar, oydan soğur, sandıklar seyrelir, diktatör artık yüzde doksan dokuz virgül dokuz oyla seçilir.
Bugün ne oldu, bilmiyorum. Eğer rejim muhalefetin zaferine boyun eğdiyse, ne ala. Eğmedi ama muhalefet de buna boyun eğmeyip “nöbete durduysa” ali ül ala.
O zaman sonu ne olursa olsun, demokrasi yolu açılmış demektir. Ben bunu umuyorum.
Alanlardaki öfke ve coşku bana bunu gösteriyor. Onbeş yaşlarındaki kuşağın diktatörü madara eden müthiş dalgacılıkları beni bu sonuca götürüyor. Diktatör kaybedince de yanacak, kazandığında da perişan olacak.
Onun sonu belli. Belki şu anda bu belli son belli oldu.
Olmadıysa ya “Demokrasi için nöbetteki” milyonların karşısında dize gelecek. Ya da bir, bilemediniz iki yıl sonra “keşke Millet İttifakı’nın ve HDP’nin oylarını çalmasaydım, keşke ‘nöbettekileri’ dinleseydim” diye kafasını taştan taşa vuracak. Kafasını kırar mı, bilmem ama, Saray taşları başına yıkılacak.
Nereden biliyorsun derseniz, “ekonomik kriz bunu fena yapacak” filan demem. Yapar da esas olan bu değil.
24 Haziran seçiminin artık malum olan zaferini gasp etmek mümkün olabilse de, seçim kampanyası boyunca gerçekleşen en büyük sosyolojik gerçeği ortadan kaldırmak artık mümkün olmayacak.
Efrîn direnişi boyunca Avrupa’daki HDP’liler, Kürt Özgürlük Hareketi, Avrupa kamuoyunu tarihte ilk defa kazanmıştı. Kürt halkı ilk defa dünyada yalnızlıktan kurtulmuş, Erdoğan rejimi tecrit edilmişti.
Bu seçim kampanyasında ise yarım yüzyıldır gerçekleşmeyen gerçekleşti; Millet İttifakının tabanıyla HDP tabanı arasında göz yaşartıcı kardeşleşmeyi herkes şaşkınlıkla izledi. Sandık başlarında zorbalara karşı Türkle Kürdün dayanışması Türkiye’nin geleceğine kötümserlikle bakan, halklar arasında “iç savaş” korkusuyla kaygılanan insanlarda büyük bir umut yarattı.
Bu mutlu gelişmeyi Erdoğan’ın ne Kandil palavraları, ne Kandil yerine “Gaz lambası tümseğine” bayrak dikme vaatleri, ne Suruç katliamı, ne Efrîn “taşeron zaferi”, ne asker tabutları başında anlatılan acıklı öyküler önleyebildi. Daha düne kadar “Kandil” denince hipnotize olup Yenikapı ruhuyla kendinden geçen kitleler, artık bu “zehire” karşı bağışıklık kazandığını ortaya koydu.
Seçimde elde edilen ve gelecekteki asıl kurtuluşun haberini veren sonuç budur. Muhalefet zafer kazandıysa bu sonuç etkisini katlanarak gösterecek.
Zaferimiz gasp edildiyse, bu sonuç, bu defa mücadele alanında faşizme asıl büyük darbeyi indirecek.
Evet, seçim sonucunu bilmiyorum. Eğer zafer kazandıysak sizler şu anda zaferi kutluyor olacaksınız. Zafer gasp edildiyse asıl büyük zafere birlikte yürüyeceğinizden bütün dünya artık emindir.
Ne dağlar dümdüz oldu, ne de İzmir’deki “gavur” dedikleri denize dökülebildi.
Dağlarla denizler er ya da geç akan insan selleriyle birbirine kavuşur.
Güzel günlere.

Yorumlar