İlham Adar BAKIR
Hikayelerin toplumsal kurucu rolleri çok önemli ve çok
stratejik bir roldür. Bütün toplumsal öncülük ve önderlikler, bütün
filozoflar ve peygamberler öncülük, önderlik yapmak istedikleri
toplumların önüne çıkarken kurguladıkları bir hikaye ile çıkarlar. Bu
kurguladıkları hikaye, onlar için düşündükleri, tasavvur ettikleri yeni
yaşama dairdir. Anlattıkları yeni hikaye, aynı zamanda eskiden
yaşadıkları, halen yaşamakta oldukları hikayenin bir eleştirisi, bir
anti tezini de içinde taşır aynı zamanda. Öyle ya toplumun karşısına
yeni bir hikaye ile çıkmışsan, onlara yeni bir yaşam tasavvuru
sunuyorsan eski yaşamın hikayesindeki aksayan yönleri onlara söylemek,
eski hikayenin güçlü bir eleştirisini yapmak zorundasın. Yeni hikayenin
inandırıcılığı, çekiciliği, kabul edilebilirliği öncelikle eski
hikayenin güçlü bir eleştirisinin yapılabilmiş olmasına bağlıdır.
AKP ve Erdoğan, Türkiye’yi yönetmeye aday olduklarında
Kemalist rejimin yaşam tasavvuruna, yaşam kurgusuna dair eleştiriyi
kendi yeni hikayelerinin temeline koydular. Kemalist rejimin iki temel
handikapı, red ve inkar nesnesi olan Müslümanlar
ve Kürtlere dair yeni sözler söylediler. İnancını yaşamak, inancının
ritüellerini, yaşam biçimini gerçekleştirmek isteyenlerin maruz
kaldıkları baskıları ve yaşadıkları acıları dile getirdiler. Kürtlerin,
Kemalist rejim tarafından yok sayıldığını, inkar edildiğini söylediler.
Hatta hatta daha ileri gidip Dersim’de Kürtlere bir katliam
uygulandığını söyleyip, bu katliamın sorumlularının başta Atatürk olmak
üzere cumhuriyetin o dönemki mütedeyyin olmayan laik öncü kadrolarının
bu katliamı planladığını ve hayata geçirdiğini anlattılar. Ve üstelik
Kürtler ve Müslümanların yaşadıkları zulüm öyle cumhuriyetin kuruduğu
dönemelerle sınırlı değildi. Kendilerinin iktidara talip oldukları
dönemde de hala bu zulüm güçlü şekilde sürmekteydi. Doksanlı yıllarda da
Kürtlere büyük zulümler yapılmış, köyler yakılmış, boşaltılmıştı.
Yıpranan, tıkanan, toplumsal ihtiyaçlara cevap olmayan,
inandırıcılığını yitirmiş olan Kemalist rejimin toplumsal kurucu
hikayeleri insanlarda yeni hikaye anlatıcılarına, yeni hikayelere dair
çok güçlü bir beklenti ortaya çıkarmıştı. İşte AKP ve Erdoğan toplumdaki
bu değişim ve yeni hikaye ihtiyacını çok iyi tespit etmiş ve toplumun
karşısına eski hikayenin eleştirisi ile birlikte yeni hikaye ve
hikayecikler koyma becerisini göstermiş, toplum bu Türkiye’yi satın
almıştır. Ancak arka planındaki ideolojik saik toplumu bunalımlardan,
krizlerden kurtarmak, eşit ve adil bir toplum yaratmak değil, kişisel
hırs ve çıkarların, sermaye sınıfının ve uluslar arası sistemin
çıkarlarıyla birleştirildiği bir motivasyon olunca iktidar gücü Kemalist
rejime rahmet okutan bir rejime dönüşüverdi. Aslında bütün toplum
mazlumlara mağdurlara dair bir hikayenin adım adım nasıl zalimlere,
mağrurlara ait bir hikayeye dönüştüğünü iliklerine kadar hissederek
yaşadı.
Bugün AKP ve Erdoğan on altı yıllık iktidarlarının sonunda
Kemalist rejimin yaşadığı krizin aynısını yaşamaktadır. Anlattığı
hikayelerin tümü inandırıcılığını yitirmiştir. Topluma anlatacağı, vaat
edeceği yeni bir hikayesi, yeni bir yaşam tasavvuru kalmamıştır. İçinde
bunca yalanın bulunduğu ve herkes tarafından bunun yalan olduğunun
anlaşılmasının bu kadar kolay olduğu hikayeler anlatması bundandır.
Sadakayı bir kalkınma hamlesi olarak anlatması bundandır. Anlattığı
hikayelerde toplumu heyecanlandıracak en ufak bir şey bulunmaması
bundandır. Anlattığı hikayelerin mazlumlar için yeni zulümler vaat
ettiğini gizleyememesi bundandır. Doksanlı yılların zulüm, işkence ve
yıkım politikalarına dair hikayelerin kahramanları olan Çillergilleri,
Ağargilleri imdadına çağırması, mitingine çağırıp, millet vekili adayı
yaptırıp onların ağzından kendisi için hikaye anlatmasını istemesi bu
çaresizliğindendir.
AKP ve Erdoğanın anlattığı hikayelerin bir tek alıcısı
kalmıştır. Başarıya giden her türlü yolu mübah gören, toplumu
sömürenlerin çanak yalayıcılığını yapan, toplum üzerinde yürütülen
soygun ve talandan kendilerine de pay düşen veya pay düşeceği umudunu
taşıyanlardır.
Yorumlar
Yorum Gönder