Londra’da protesto var



Dr. Özlem B. GALİP

İngiltere’nin AB’den ayrılık referandumunun bu hafta ikinci yıl dönümünde halk, son sözü ben söylemeliyim’ diyerek başkent Londra’da sokaklara döküldü ve ikinci bir referandum yapılmasını talep etti. Halk çok kızgın. Protestoda her partiden AB’de kalmak isteyen vekiller vardı. Yani Muhafazakar Partili olan hükümetten kişiler de protestoda yer aldı. İkinci bir referanduma sıcak bakmayan İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’e büyük bir kızgınlık vardı. Protestocular ‘Corbyn nerede?’ diye bağırdı ancak Corbyn Filistin mülteci kampına bir ziyaretteydi o esnada. Olmasaydı da katılmazdı. Corbyn’nin AB’yi desteklemediği hep çok aşikardı. Ama Corbyn’in AB’de kalmak isteyenleri yalnız bıraktıklarına inanılıyor.
Geçen yıl bu denli büyük bir protesto olmamıştı. Yegane sebebi, hükümetin ülkeyi uçurama sürükleyen politikaları konusunda halkın artık iyice ikna olmuş olası, anlaşmalı bir şekilde İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) çıkmaması durumunda Airbus ticari uçaklar ve BMW gibi dünyaca büyük üretim şirketlerinin İngiltere’ye yatırım yapmayacaklarını duyurması elbette protestonun ritmini hızlandırdı. Airbus’ın İngiltere’deki toplam 25 tesisinde doğrudan 14 bin kişiye istihdam sağlanırken, dolaylı olarak yan sanayi şirketlerinde Airbus için toplam 100 bin kişi çalışıyor. Airbus’un İngiltere’deki operasyonlarının farklı sektörlerde İngiliz ekonomisine 2015 yılı verilerine göre yaklaşık 3,8 milyar sterlin katkıda bulunduğu tahmin ediliyor. AB’den anlaşmasız çıkarsa yüksek tarifelerle ithal ve ihracatı yapmayı niye göze alsınlar ki?
May’in tavırları belirsizken sert bir çıkışı destekleyen Dışişleri Bakanı Boris Johnson gibiler Brüksel’e hiç taviz vermemesi için May’e baskılarda bulunuyor. Sağlık Bakanı Jeremy Hunt’ın Johnson’ın az kalır bir yanı yok. Büyük şirketlerin yatırım yapmama açıklamalarını gereksiz tehdit olarak tanımladı ve bizim kimseye ihtiyacımız yok diye çıkıştı. Ulusal Sağlık Servisine (NHS) ekstra 20 milyar sterliklik ödeneğin, aslında Brexit için ayrılan bütçeden alındığı suçlamalarını da ret etti. Ki o ödeneği de çok sıkıştırıldıkları için sağlığa yatırmak zorunda kaldılar.
9 ay sonra yani 29 Mart 2019’da İngiltere’den AB’den çıkacak. May hala AB liderlerine diz çöktürme peşinde. Ortada anlaşma falan yok. Sırf kendi partisi içerisindeki rakiplerine ne kadar güçlü olduğunu ispatlamak için AB ile ticari anlaşma yoluna girmemeye çalışıyor. Sırada ne var peki? İngiltere kapılarını dünyaya daha ne kadar kapatabilir? Amerikan Başkanı Trump’ın mülteci çocukları faşizan göçmenlik politikalarıyla ailelerinden ayıran zihniyetin aynısı mı uygulayacak yakında? Uygular yeri geldiğinde. AB’den çıkmayı da en çok da mülteci gelişini engellemek için yapmıyor mu?

Yorumlar