Gümrük Birliği genişlemiyor




AB, AKP-MHP faşist iktidarının uygulamalarını gerekçe göstererek, Türkiye ile olan Gümrük Birliği’nde genişleme ve günceleme yapmayacağını açıkladı. Adalet, ifade ve basın özgürlüğünün ihlalleri, gerekçe gösterildi.
AKP-MHP faşist iktidarının Türkiye ve Kürdistan’da topluma karşı işlediği suçlar aynı zamanda Türkiye’nin onlarca yıllık Avrupa Birliği ile olan ilişkilerine de zarar veriyor. AB, Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin genişletilmesi talebini kabul görmedi. AB bu karara gerekçe olarak da Türkiye’nin AB değerlerinden uzaklaşmasını, adalet, ifade ve basın özgürlüğü alanındaki ihlalleri gösteriyor. Türk hükümeti ise AB’nin, „Türkiye’ye karşı adil ve dürüst davranmadığını“ ileri sürdü.

Gümrük Birliği’nin genişletilmesine ret
Avrupa Birliği (AB), Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin genişletilmesi talebini reddetti. DW Türkçe’nin geçtiği haberde, AB’ye üye ülkelerin dışişleri ve AB bakanlarının katıldığı Genel İşler Konseyi’nin Salı akşamı Lüksemburg’da yapılan toplantısı ardındanki sonuç bildirgesinde, Gümrük Birliği’nin genişletilmesi için müzakerelere şu an için başlanmayacağı belirtildi.
 
Türkiye AB’den uzaklaşıyor özgürlükleri kısıtlıyor
Genel Konsey Konseyi tarafından açıklanan sonuç bildirgesinde Türkiye’nin son dönemde AB’den giderek uzaklaştığı vurgulandı. Hukukun üstünlüğü, temel haklar ve ifade özgürlüğü alanlardaki gerilemenin çok kaygı verici olduğu belirtildi. Açıklamanın devamında, gazeteciler, akademisyenler, insan hakları savunucuları, muhalif siyasetçiler ve sosyal medya kullanıcılarına yönelik tutumun da kabul edilemez olduğu ifade edildi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel aylar önce yaptığı açıklamalarda, Türkiye’deki siyasi gelişmeler nedeniyle Gümrük Birliği’nin genişletilmesinin mümkün olmadığını dile getirmişti. Merkel geçen yıl Ağustos ayında yaptığı açıklamada Türkiye ile olan Gümrük Birliği’nin güncellemesine karşı olduğunu belirtmiş, Türkiye’ye yapılacak mali yardımların ise şunları söylemişti:“Sadece paranın tam olarak nereye gittiği bildiğimiz alanlara tam üyelik yardımı yapacağız.“
Ancak, Merkel bir yandan bu gibi açıklamalarda bulunurken bir yandan da AKP’li Türk Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan’ın Kürtler ve tüm muhaliflere karşı baskı politikasını görmezlikten geliyor. Merkel’in bu tutumu Almanya’da demokratik kamuouyu tarafından sık sık da eleştiri konusu oluyor.

Merkel’in önerisi pratikleşti
Merkel’in Türkiye’ye Gümrük Birliği’nin genişletilmesi yönünde açıklamalarına AB’ye üye ülkeler ya da AB’nin etkili mekanizmalarından her hangi destek veya karşıt açıklama gelmemişti. Genel İşler Konseyi’nin yaptığı toplantıda aldığı karar bir bakıma Merkel’in önerisinin de pratikleşmesi oldu.
Türkiye ile AB arasındaki Gümrük Birliği’nin tarım ürünleri ile hizmet sektörünü kapsayacak şekilde genişletilmesinin Türkiye’ye birçok avantaj sağlıyor. En önemli avantaj, Türk mallarının AB ülkelerine gümrüksüz girmesi ve bundan dolayı da ihracaat anlamında Türkiye’nin elini güçlendirmesiydi.
 
Avusturya: Resmen son bulsun
Genel İşler Konseyi’nin toplantısında Avusturya’nın Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerine resmen son verilmesi yönündeki talebi ise çoğunluğun desteğini alamadı.
Toplantı sonuç bildirgesinde, Türkiye’de temel bir değişimin ardından üyelik müzakerelerinde ilerleme sağlanabileceğinin altı çizildi. Sonuç bildirgesinde, Türkiye’nin ‘aday ülke’ statüsünün devam ettiği ancak müzakerelerin durma noktasına geldiği dile getirildi.
Açıklamada şu ifade yer aldı: „Müzakereler gerçekten ölü noktadadır. Konsey, Türkiye’nin AB’den giderek uzaklaşmakta olduğunu not eder. Türkiye ile üyelik müzakereleri gerçekten ilerlemiyor. Herhangi bir müzakere başlığının açılması veya kapatılması ve AB-Türkiye arasında Gümrük Birliği modernizasyonuna ilişkin herhangi bir çalışma öngörülmüyor“ dedi.
Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerine 2005 yılında resmen başlanmıştı. Türkiye’de şaibeli 15 Temmuz 2016 darbesinin ardından Türkiye ile AB ilişkilerinde gerileme yaşanmış, 2016 yılının Aralık ayında AB müzakerelerde yeni başlık açılmaması kararı almıştı. Kasım 2017’de de Ankara’ya yapılan AB mali yardımlarında kesinti kararı alınmıştı.
AB’nin Türkiye’nin ile üyelik müzakerelerini askıya almamasına neden olarak mülteci krizi gösteriliyor. Türkiye bir bakıma mülteci kozuyla AB’yi rehin almış durumda.
AB’ye üye birçok ülkenin, müzakerelere son verilmesi veya resmi olarak askıya alınmasının Türkiye ile yapılan mülteci mutabakatının tehlikeye girmesinden kaygı duyduğu belirtiliyor.
 
Önemli ortakmış!
AB Genel İşler Konseyi’nin toplantısı sonrasında yapılan açıklamada ise, Türkiye’nin ‘Birçok alanda önemli bir ortak’ olmayı sürdüreceği dile getirildi. Açıklamada „Türkiye’nin Suriye’den gelen 3,5 milyondan fazla mülteciyi kabul etme ve barındırma konusunda gösterdiği çabaların“ takdir edildiği vurgulandı. Mülteci mutabakatının sürdürülmesinin AB’nin temel öncelikleri arasında yer aldığı ve ‘her iki tarafında da çıkarına’ olduğu belirtildi.
Türkiye ile AB arasında 2016 yılında imzalanan mülteci anlaşması, Yunan adalarına giden sığınmacıların, başvurularının kabul edilmemesi durumunda Türkiye’ye iadelerini öngörüyor. Karşılığında da AB Türkiye’deki mülteciler için mali yardımda bulunmayı ve Suriyeli mültecileri yasal yollardan kabul etmeyi taahhüt ediyor.
24 Haziran Pazar günü yapılan şaibeli seçimlerin ardından ‘zaferini’ ilan eden Erdoğan’ı Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Junker ve Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk mesajı göndererek kutlamıştı.
 
Türkiye’nin hakkını yemişler!
Türk Dışişleri Bakanlığı ise AB Dışişleri Bakanları Genel İşler Konseyi’nin kararının ‘İkiyüzlülük ve tutarsızlık’ olduğunu öne sürdü. Hem Türkiye’nin, hem de AB’nin çıkarlarına hizmet edecek olan Gümrük Birliği güncellemesinin de şartlarabağlanmasını anlamanın mümkün olmadığı ileri sürülen Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında şunlar belirtildi: „AB’nin, Türkiye’ye adil ve dürüst davranmadığı bir kez daha görülmüştür. AB’nin sözkonusu tutumuna rağmen süreçten uzaklaşanın ülkemiz olduğunu ileri sürmek ikiyüzlülük ve tutarsızlıktır.“
HABER MERKEZİ

Yorumlar