Fransa’da HDP istenilen çalışmayı yürütemedi




* HDP, seçim çalışması sırasında ulaştığı kitlenin bir kısmı politik ilticacı. Bu seçmenin Türk makamlarıyla resmi ilişkisi, pasaport ve kimlik anlamında bulunmuyor.
*  HDP seçim çalışmasının tamamı yine Kürtler üzerinden yürütüldü. HDP’nin aynı zamanda bir Türkiye partisi olduğu gerçeği unutuldu.
* Seçmeni toplu olarak sandığa taşımada gereken performans sağlanamadı. Seçmene birebir ulaşma yerine sosyal medya, telefon, mesaj yöntemi kullanıldı.

SELMA AKKAYA
HABER/ANALİZ

Fransa’da 340 bin 751 seçmenin 170 bin 901’i, 24 Haziran’da sandığa gitti. Resmi olmayan sonuçlara göre Fransa çapında cumhurbaşkanlığı için kullanılan oyların dağılımında; Recep Tayyip Erdoğan 96 bin 553, Selahattin Demirtaş 29 bin 1, Muharrem İnce 22 bin 310, Meral Akşener 2 bin 450, Temel Karamollaoğlu 631, Doğu Perinçek 188 oy aldı. Milletvekili seçimlerinde, AKP 87 bin 428, HDP 38 bin 984, CHP 14 bin 145, MHP 9 bin 743, İYİ Parti 2 bin 956, SP 847 alırken, geriye kalan oylar ise diğer partiler arasında ve geçersiz oy olarak dağılım gösteriyor.

1 Kasım 2015’te Fransa’da seçmen sayısı 317 bin 997 iken bu rakamın 142 bin 950’si sandık başına gitmişti. O dönem AKP 82 bin 442, HDP 36 bin 504, CHP 12 bin 98, MHP ise 7 bin 180 oy almıştı. Diğer partiler ise 1000’i bulmayan bir dağılımda oy almışlardı.  24 Haziran seçim sonuçlarında Cumhur İttifakı 101 bin 279, Millet İttifakı 18 bin oy aldı. Erdoğan kendi partisine 9 bin 125 oy fark atarken, Millet İttifakı’nın Saadet ve İYİ Parti ile AKP tabanından oy koparma hesabı ise sandığa yansımadı. AKP için çalışan kurumsal yapıların en aktif çalışanı AKP’nin Fransa versiyonu Adalet Partisi oldu. Diyanet, Türk İş Adamları Birliği vb. oluşumlar hem maddi hem de fizik olarak seferber oldu. Din ve milliyetçilik söylemi üzerinden oy toplayan AKP’nin en aktif yürütücüleri ise kadınlardı. Seçmen sorgulaması sırasında, Yüksek Seçim Kurulu’nda kayıtlı seçmen listelerinde bulunan adresler doğrultusunda kapı kapı seçmen sorgulamasında kadınlar aktif rol aldı. Yapılan adres tespitleri ve telefon bilgileri üzerinden otobüsler örgütlendi. Semt semt kadın örgütlenmeleri üzerinden onlarca otobüs oy kullanma noktalarına getirildi. İktidarın tüm maddi olanaklarıyla AKP Fransa’da birinci parti konumuna geldi.

AKP, HDP’yi hedef aldı
AKP azımsanmayacak Kürt oylarını ise HDP’yi hedefleyerek aldı. „Adaylarını Marksistlerden seçmiş, başa gelirsek türbanı kaldıracağız vb.“ daha birçok din üzerinden geliştirilen söylemlerin yanı sıra ülkedeki akrabaları ve ticari bağları üzerinden oy toplandı. HDP gönüllüleri sandık başlarında müşahit olarak sürekli not alıyordu. Yanılma payı konulduğunda ve söz konusu rakamlara bakıldığında, aradaki fark çok net olarak görülüyor. Bu nedenle Fransa’da Kürt seçmenden AKP’ye azımsanmayacak oyun gittiğini söyleyebiliriz.
CHP, Kürt Alevilere oynadı
CHP her zaman olduğu gibi Kürt Alevilerin oyuna oynadı. 1 Kasım seçimlerine bakıldığında 2 bin civarında yeni oy elde etmiş gözüküyor. CHP’nin bu anlamda HDP’nin tabanından oy aldığını söyleyebiliriz. Bu daha çok „Oy veriyoruz, tutukluyorlar. CHP iktidara gelirse ülke belki normalleşir“ akıl yürütmesiyle giden oylar diyebiliriz. Cumhurbaşkanlığı seçimininde HDP’ye oy vermiş bazı kesimler ise „Demirtaş kazanamaz“ diyerek, İnce’ye oy kullandı.

48 bin seçmene ulaşıldı mı?
Tüm bu tablo içerisinde HDP’ye baktığımızda ise 38 bin 984 oy almış gözüküyor. Demirtaş ise 29 bin 1 oy. Aradaki oy farkına bakıldığında İnce’nin HDP seçmeninin neredeyse 10 bin oyunu aldığı söylenebilir. HDP 7 Haziran’da ise 33 bin 641 oy almıştı. 1 Kasım’da 36 bin 504 oy alan HDP’nin son seçimde ise 2 bin dolayında yeni seçmen kazandığı görülüyor. HDP Fransa Seçim Koordinasyonu’nun seçim öncesinde yaptığı çalışmalar ve ulaşılan seçmen sayısı ise 48 bin olarak açıklanıyordu. Peki HDP 48 bin seçmene ulaşırken, sonuç neden böyle oluyor ya da gerçekte 48 bin seçmene ulaşıldı mı soruları geliyor akla.

Kendi düğünleriydi
HDP’nin seçim çalışması sırasında ulaştığı kitlenin bir kısmı politik ilticacı konumunda. Bu HDP çalışanlarını sonuçlar konusunda bir önceki seçim süreçlerinde de yanıltan bir olguydu. Çünkü bu seçmenin Türk makamlarıyla resmi bir ilişkisi, pasaport ve kimlik anlamında bulunmuyor.
Diğer bir yanılgı noktası ise ziyaret edilen düğünler, halk toplantılarının benzer bir kitle tabanına sahip olması.
Bütün bu nedenlerin en başında ise bir önceki seçim süreçlerinde yakalanan ruhla seçim pratiğinin yürütülememesi yer alıyor. 7 Haziran seçim sürecinde farklı grup, gençler, kadınlar, seçim aktivisti aktif çalışma yürütüyordu. Bu bileşenin moral motivasyonu, yapılan toplantılara, mitinglere yansırken, kadınlar ve gençler o sürecin yürütücüsü olmuştu. 1 Kasım’da belli bir kırılma yaşansa da 24 Haziran seçim çalışmasına bakıldığında daha farklı bir inançla seçim çalışması yürütüldü.

CDK-F dinamiklerini işletemedi
24 Haziran seçimlerinin hazırlık sürecinde ise seçim dinamiğinin en güçlü yapısı olan CDK-F bileşenleri bütünüyle seçim sürecine dahil olmadı. Seçim süreci daha çok bu çalışma içerisinde olan bireylerin sorunu haline geldi. Halk Meclisleri, kendi alanlarında bugün AKP’nin Kürtlerden öğrendiği kapı kapı çalışmayı kimi yerelliklerde yakalasa da bütünsel olarak yürütmedi. Bu anlamda, başta da meclisleri bulunan kadınlar, bu sürecin yürütücüsü olmaktan uzak bir yerde durdu. Örneğin; seçimin son günü, Evry Demokratik Toplum Merkezi’ne 20 kadın gelip „eşlerimiz oy kullanmaya gitti ama bizi götürmediler. Bizi oy kullanmaya götürebilir misiniz“ diyorsa, seçim çalışmasının kadınlar açısından nasıl yürütüldüğünü anlatmak daha kolay olur.

HDP seçmeni sandığa gitmedi
Öte yandan HDP’nin hitap ettiği seçmenin de Türk medyasını takip ettiği unutulmamalı. Aynı zamanda yaratılan korku iklimi, Türkiye’ye gitme olasılığı vb. süreçlerinde seçmenin sandık başına gelmesi konusunda bir korku iklimi yarattığını belirtmekte fayda var. Aile bağları, ticari ilişkiler gibi birçok faktör, seçmenin sandık başına gelmemesini etkiledi. Sandık başına gitmeyen seçmen kitlesinin büyük bir kısmının HDP’nin oy alabileceği kesimler olduğunu söyleyebiliriz.
Diğer bir önemli faktör ise bir önceki seçim süreçlerinde her şehir için ayrı birimler çalışma yürütüyordu. Örneğin; Muş, Maraş, Dersim, Erzurum vb. şeklinde. Bu komite üyeleri bu yöre ve şehirlerden seçilirken, aynı zamanda toplumda bilinen ve belli bir çevresi olan kişilerden seçiliyordu. HDP bu seçim sürecinde bu yöntemi kullanamadı.

HDP tabanına propaganda yaptı
Yine bir diğer nokta ise HDP seçim çalışmalarında aynı platformda yer alan farklı siyasal anlayışlar ve bu siyasal anlayışların yine ana bileşen olan CDK-F’nin kitle tabanına seçim propagandası için gitmesiydi. HDP seçim çalışmasının tamamı yine Kürtler üzerinden yürütüldü. HDP’nin aynı zamanda bir Türkiye partisi olduğu gerçeği unutuldu. Bu kapsamda bir çalışma yürütülmediği için seçim çalışmasındaki kurum çokluğu, oy oranına yansımadı.

Seçmeni sandığa taşıyamadı
HDP’nin bir diğer kaybı ise, seçim noktalarına seçmeni taşıma yöntemi. HDP seçmenin büyük çoğunluğu kendi olanaklarıyla sandık başına geldi. Marsilya çevresindeki bazı şehirler ve Strasbourg kentlerindeki birkaç örnek dışında, toplu seçim sandığına seçmen taşıma, otobüs kiralama vb. konusunda yapılması gereken performans sağlanamadı. Örneğin Ile De France denilen bölgede seçmenin tamamı için en yakın oy kullanma yeri Paris’ti. Paris merkezi dışındaki HDP seçmeninin çok azı buralarda oturuyor, çoğu banliyö ve çevre şehirlerde yaşıyor. Kendi aracıyla gelmesi dışında tren ve metro kullanarak seçim bölgesine ulaşması neredeyse 2 saat gibi bir zaman ve ortalama bir seçmenin bir banliyöden gelip oy kullanmak için harcayacağı yol parası 20-30 euro. Çevre şehirler için bu rakam ve süre daha da artıyor. Detay gibi gözüken bu durum seçmenin sandık başına toplu taşınmasını önemli kılıyor. Bu daha çok maddi olanaklarla bağlantılı bir sorun elbette ama en önemlisi de seçmeni daha önce bilgilendirme, bu anlamda örgütlenme yapmayla doğrudan bağlantılı bir sorun olarak HDP’nin oy kaybını sağlayan bir diğer önemli başlıktı.

Sosyal medya ve telefon mesajı yetmez
Son yıllarda, birçok kurumsal yapı, eylem ve etkinliklere katılım çağrılarının neredeyse büyük kısmını, sosyal medya, telefon, mesaj yöntemine döndü. Seçim sürecinde de bu yöntemle oy talebi yaygınlaştı. Avrupa’da ve Fransa’da da genç kuşaklar dışında sosyal medya ağını aktif kullanan bir seçmen kitlesine sahip olunmadığının, sosyal medya ağlarıyla, mesaj, telefon yöntemiyle oy kazanılamayacağını hep birlikte gördük!

Marsilya’da HDP birinci parti
HDP’nin aldığı oy toplamı içerisinde Kürdistan’ın her şehrinden ve hatta Türkiyeli devrimci demokrat kesimlerden oy bulunuyor. Özellikle Paris’te oy kullanma sırasında aktif olan  Pazarcık, Elbistan, Muş Varto bölgelerinden seçmenin çabasının altını çizmekte fayda var. Seçmenini aktif olarak sandık başına taşıyan en aktif bölge Meclisi ise Normandiya oldu. Marsilya seçmenin tekrar HDP’yi birinci parti konumuna taşımasını da unutmamakta fayda var.
Bütün bu sürecin gösterdiği en temel nokta ise seçim çalışmasını yürüten kurumsal yapıların içinde çalışma yürüttüğü kitlelerle bağlarını yeniden gözden geçirmesi gerektiği ve halk toplantıları, mitingler bir seçim sürecinin temel çalışması olamayacağı asıl önemli olanın kitlelerle birebir iletişimin kurulması gerektiğini gerçeği karşımızda duruyor!

Fransız basınında seçim
Öte yandan Fransız basını seçimden bir gün önce Erdoğan’ın seçimle gitme olasılığının düşük olduğunu yazdı. Kimi yazarlar ve televizyon yorumcuları muhalefetin kazanması durumunda Erdoğan ve AKP’nin Ermenistan benzeri bir durum oluşturma ihtimalinden söz etti.
Le Monde ve Le Figaro seçim sonrası ise Erdoğan’ın zaferini ilan ettiğini, Erdoğan’ın bu zafer için bütün devlet olanaklarını kullandığını belirtti.
Fransa’dan Ağrı’ya gidip seçimi izleyen Fransız Komünist Parti heyetinin ölümle tehdit edilmesi ve gözaltına alınması haberlere yansıdı. HDP’nin tüm baskılara karşın barajı aşması da haberlerde yer buldu.

Yorumlar