Rauf KARAKOÇAN
Türkiye halkları kendi seçimini yapmak için sandık başına
giderken tercihini demokrasiden yana yapması büyük önem taşımaktadır. Oy
kullanmak demokratik bir haktır. Bu hakkını kullanırken demokrasinin
kazanımı için kullanmalıdır. Sandığa giden seçmen, demokrasinin sunduğu
seçme hakkını demokrasiye karşı kullanması bindiği dalı kesmesine
benzer.
Türkiye Cumhuriyeti kendi tarihinin en önemli siyasi
kırılma sürecini yaşamaktadır. 24 Haziran seçimleri bu kırılma sürecinin
belirleyeni olacaktır. AKP hükümeti demokrasiye ait ne varsa hepsini
budadı. Özgürlük alanımızı yok etti, aç bırakıp muhtaç etti. Sıra insan
olma vasfımızın ortadan kaldırılmasına geldi. İtaat eden, boyun eğen
bireylerden oluşmuş çürümüş bir toplum yaratmak istemektedir. Faşizmin
beslendiği zemin, iradesi kırılmış toplumdur. AKP-MHP faşist ittifakı
tam da böyle bir toplum hayal etmektedir. Vaatlerinde demokrasi adına
kırıntıdan bile bahsedilemez. Terkisine aldığı Mehmet Ağar ve Tansu
Çiller’le meydanlarda korku estiriyor. Ağar ve Çiller ekolünün
Türkiye’deki karşılığı kan ve gözyaşı olmuştur. Eski Türkiye’ye öykünmek
faili meçhullere, yargısız infazlara, köy yakıp yıkmalara, işkencelere
özlem duymaktır. Seçim malzemesi olarak kullandığı eski ekolün
figüranları ile mesaj veriyor. Bu mesajla yeniden, şiddetin en alasını,
savaşın en kapsamlısını yürütmek, zulümde sınır tanımayacağını
göstermektedir.
Erdoğan kendisini faşist bir sisteme dönüştürdü. AKP ise
bir partiden ziyade Erdoğan’ın siyasi işlerini yürüten bir yan kuruluşa
dönüştü. Tolumun bütün sinir uçlarına dokunuldu. Gericiliği,
milliyetçiliği, dinciliği, faşizmi topluma yedirerek siyaset yapıyor.
Türk toplumunu kutuplaştıran, düşmanlaştıran, yoksullaştıran,
ötekileştiren Erdoğan; söz ve pratiğiyle düşman üretmektedir. Bu
seçimlerde düşmanlıktan dem vuranlara değil demokrasiye şans
verilmelidir. HDP’yi devre dışı bırakarak seçim kazanma üzerinden
hesaplar yapılmıştır. Yalan söylemek hırsızlık yapmak Erdoğan’ın klasik
tarzı olmuştur.
Demokrasiyi içselleştiren, onu bir yaşam tarzı haline
getiren, aydınlık geleceklere yelken açan bir toplum özlemine ulaşmak
için oy tercihimizi HDP’den yana kullanmaktan başka seçeneğimiz
kalmamıştır. Çünkü bu seçimlerde Türkiye demokrasisinin kaderini
belirleyen parti HDP’ dir. Bu gerçek; doğru okunmalı ve demokrasiye
şans verilmelidir. HDP’ye verilecek her oy diktatörlüğü frenleyen
demokrasiye kapı aralayan değerdedir, kıymetlidir.
Savaş gibi bir seçim kampanyası yürüten Erdoğan’ın
hedefinde ağırlıklı olarak HDP ve Kürtler olması tesadüfü değildir.
Çünkü demokrasinin garantörü Kürtlerdir. Kürtler ve HDP diktatörlüğün
panzehiridir. Kürtler ve HDP diktatörlüğün kuşatamadığı ve düşüremediği
tek kaledir. Saldırganlıkta sınır tanımayan bir zihniyeti mutlaka
engellemek gerekir. Aksi taktirde her şey için çok geç olacaktır.
Türkiye’de Seçim ve savaş paralel yürütülmektedir. Bir
birini besleyen iki ayrı kavramdır. Faşist diktatörlük bunu iç içe
geçirerek demokrasi güçlerine karşı kullanmaktadır. Efrîn işgalinin
milliyetçi kesimde yarattığı dalganın havasına kapılarak baskın seçim
hesapları yapıldı. Ardından Kandil operasyonu ha keza aynı manada seçime
hizmet edecektir! Kandil operasyonu ve Güney işgali bir konsepttir
stratejik bir yaklaşım içermektedir. Asıl amaç Güney’deki fiili Kürt
statüsünü ortadan kaldırarak egemenlik sahasını genişletmektir. Rojava
Devrimi’ni boğmak, Kuzey’de Kürt varlığını imha etmek, Güney’i işgal
ederek kendisine eklemlemek ve Türkiye’nin arka bahçesi haline getirmek
istiyor. Buna yeni Osmancılık, yayılmacılık ne dersek diyelim özünde
Kürt düşmanlığıdır.
Kürtler bu seçimin kaderini elinde bulunduran
konumdadırlar. 24 Haziran seçimlerinde demokrasinin geleceği bir anlamda
Kürtlerin elindedir. Kürtler bu sorumlulukların bilincinde olarak
HDP’yi ve demokrasi seçeneğini çok güçlü şekilde sahiplenmelidirler.
Faşist bloğun; özgür Kürt bireyine, örgütlü Kürt toplumuna ihtiyacı
yoktur. Korktuğu için imha seçeneğini devreye sokmuştur. İşgal ve imha
operasyonlarına başvurmaktadır. Ama unutmayalım ki demokrasinin
kazanması için özgür bireylere ve örgütlü topluma ihtiyacı vardır. Bunun
teminatı da Kürtler ve HDP’dir.
Seçimlere son 2 gün kalmışken kazanmaya odaklanmak ve
bütün enerjimizi seferber ederek sonuç almak gerekir. Önümüze konulan
sandıklardan savaş, kan, barut zihniyeti değil özgürlük çığlıklarımız
çıkmalıdır. Halklarımızı demokrasi şöleninde buluşturan bir seçim olmadı
dileğiyle…
Yorumlar
Yorum Gönder