‘Bu sesi duyuracağız’




Kadınların büyük emek ve bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımları gözleriyle gördüğünü ifade ederek, heyet olarak Türk devletinin Efrîn’e yönelik kirli siyasetini deşifre edeceklerini, özgürlük ve barış çağrısı yapan bu sesi kamuoyuna duyuracaklarını söyledi.
Kuzey Suriye kadın devrimini yerinde görmek ve Kürt kadınlarla ilişkilerini geliştirmek amacıyla Lübnan’dan giden heyet içerisinde yer alan Nehmed Bedredîn, kadınların büyük emek ve bedellerle elde ettiği başarıya dair tecrübelerini Lübnanlı kadınlarla paylaşacaklarını söyledi.






Kuzey Suriye Demokratik Özerk Yönetim sistemini ve kadın devrimini yakından görmek amacıyla Kuzey Suriye’yi ziyaret eden Lübnanlı siyasetçi, gazeteci ve hukukçulardan oluşan bir heyet geçtiğimiz günlerde Rojava’ya gitti. Gazeteci Nehmed Bedredîn, Avukat Dona Calûk, Hukukçu Hano Maskoviyan, Newroz Kültür Vakfı Başkanı Henan Osman ve Kadın Vakfı Sorumlusu Xezala Remo’dan oluşan Lübnan heyeti, PYD merkezi, Türk devleti ve çetelerinin zulmünden kaçıp Şehba’ya yerleşen Efrînlillerin yaşadığı Berxwedan ve Serdem kamplarını, Kongra Star merkezi ve daha birçok kurumu ziyaret ederek gözlemlerde bulundu.   
Heyet içerisinde yer alan gazeteci ve hukukçu Nehmed Bedredîn, gözlem ve temaslardan edindikleri sonucu Lübnan kamuoyuna aktarıp, Rojavalı kadınların tecrübelerinden yararlanacaklarını ifade etti.

Halklar bu projeyi destekliyor
ANHA muhabiri Sozdar Cemîl’in sorularını yanıtlayan Nehmed Bedredîn, gözlemlerini şöyle aktardı: “İnsan Rojava topraklarına geçtiğinde kadın devrimi göze çarpıyor. Rojava halkları kurtuluşta kadını temel alıyor ve kadın özgürlüğü olmadan toplumun özgür olmayacağını söylüyorlar.
Kadınların birçok kazanımını gözlerimizle gördük; Jinwar’ın inşasını ve tüm kadın kurumlarının Demokratik Özerk Yönetimi’nde nasıl yer aldıklarını… Burada kadınların korunması için özel kanunlar var; bu çoğu Ortadoğu ülkesinde olmayan bir şey. Bu ülkelerde kadınlar haklarını elde edememiş. CEDAW gibi uluslararası sözleşmelerdeki haklarını kullanamıyorlar. Kuzey Suriye’de tüm bileşenler dayanışma içerisinde, toplum ve kendi yönetimlerinin inşasında birlikte hareket ediyor. Kuzey Suriye bileşenleri davalarına inanıyorlar ve özgürlük için mücadele ediyorlar. Bunlar toplumun Demokratik Özerk Yönetim projesine göre kendilerini yönetebileceğini gösteriyor. Bu proje Ortadoğu’da alışılmamış bir şey; kadınların haklarını destekliyor ve kadını toplum inşasında temel bir güç olarak görüyor.”





‘Efrînlilerden moral aldık’
Şehba Kantonu’nda bulunan Berxwedan ve Serdem kamplarını ziyaret eden Nehmed Bedredîn, Efrîn halkının yerlerinden edilmesine rağmen morallerini elden bırakmadılarını belirtti. Bedredîn; “Halkın morali gayet yüksekti. Efrîn halkı kadınıyla çocuğuyla çalışmalarda yer alıyor. Onlardan moral aldık. Efrîn halkı insani yardım örgütlerinin yardımlarını beklemiyor, kendi işlerini kendileri yapıyor. Yurtlarına ve evlerine dönmek dışında bir şey istemiyorlar. Efrîn halkı Türkiye işgalciliği karşısında çok direnişçi” diye kaydetti.

BM ikiyüzlü
Kürt halkının davasını Filistin davasına benzeten Bedredîn, her iki halkın da işgale, müdahaleye, katliama maruz kaldığını belirtti. Birleşmiş Milletler’in (BM) bu halklara karşı sessizliğini eleştiren Bedredîn, “BM iki halka yapılanlara karşı sessiz kaldı. BM’nin kendi ilkelerini çiğneyerek, iki halka yönelik uygulamalar karşısında ikiyüzlü bir tutum sergiliyor. BM, Türk devletinin Efrîn’e saldırılarını açık şekilde işgalcilik olarak değerlendirmelidir. Efrîn halkına dönük saldırıların önüne mutlak anlamda geçmelidir” diye konuştu.

‘Saldırılara karşı çalışacağız’
Türk devletinin Efrin kantonuna yönelik işgalciliğinin insani, toplumsal ve ulusal olarak asla kabul edilemeyeceğini ifade eden Nehmed Bedredîn, Lübnan’a döndüklerinde yapacaklarını anlattı. Bedredîn şöyle dedi: “Lübnan’a döndüğümüzde çalışmalarımıza başlayacağız. Kadın konferansı gerçekleştirip Rojavalı kadınları da tecrübelerinden yararlanmak için davet edeceğiz. Gazeteci ve hukukçu olarak Efrîn halkına yönelik saldırılara karşı çalışacağız ve seslerini kamuoyuna duyuracağız. Türkiye’nin kirli siyasetini deşifre edeceğiz. Türkiye demografik yapıyı değiştirme, işgal ve Efrîn halkına saldırı siyaseti yürütüyor. Ancak Türk devletinin bu işgalciliğine karşı uluslararası toplum sessiz. İnsan olarak görevimiz, özgürlük ve barış çağrısı yapan insanların sesini duyurmaktır.”
HABER MERKEZİ

Yorumlar