Füsun ERDOĞAN
24 Haziran akşamı Muharrem İnce’nin yayından kaldırdığı
twit ve hiç bir değerlendirme yapmaksızın Fox Tv’den İsmail Küçükkaya’ya
gönderdiği sms’deki “adam kazandı” sözleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun
referandum gecesine ilişkin yaptığı açıklamayı akla getiriyor.
Ne demişti CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu:
“Karşı taraf silahlıydı. Bu tür duyumlar aldık. Partideki
arkadaşlarla o gece (referandum gecesi) bunu tartıştık. Ve sürekli
eylem, protesto gösterileri için vatandaşlarımıza ‘sokağa çıkın’
çağrısında bulunmadık. Çok vahim olaylar çıkabileceği endişesi
nedeniyle, bu sorumluluğu almamaya karar verdik.”
Seçim akşamını biraz düşünelim… AA’nın sandıkların büyük
çoğunluğu açılmadan ilan ettiği sonuçların ardından Erdoğan’ın bir
zamanlar “içeride tutamam” dediği yüzde ellisi sokaklara çıktı. Ve işte o
andan itibaren İnce’nin tutumu değişti. YSK önünde sabaha kadar
bekleyeceğini ilan eden İnce neden birden bire ağız değiştirerek,
sessizliğe büründü? Neden o akşam açıklama yapmak yerine gizlenmeyi
tercih etti?
Hiç kuşkusuz İnce’den de, CHP yönetiminden de
Erdoğan-AKP-MHP diktatörlüğüne karşı tutarlı bir duruş sergilemelerini
beklemiyoruz. Ancak onların bu tutarsızlıklarının seçim sonuçlarının
gayri meşruluğunu, adil-demokratik bir seçimin gerçekleşmediği gerçeğini
hem halklarımız, hem de uluslararası kamuoyunda gizlenmesine ortak
olmalarına göz yumamayız.
Kaldı ki, İnce tehdit edilmediğini söyleyebilir, kan
dökülmesinden korkabilir, çıkacak çatışmaların sorumlusu olmaktansa
yenilgiyi tercih edebilir. Ancak bizler biliyoruz ki, sömürgeci katil
devlet geleneğinde bütün bunlar hatta daha fazlası mümkün. Söz konusu
Osmanlı torunu olduğunu söyleyen Erdoğan olduğunda ise bu çok daha fazla
mümkün…
Gelelim 24 Haziran seçim sonuçlarının ortaya çıkardığı
sonuçlara… HDP bütün baskılara, engellemelere, oylarının çalınmasına
karşın bu süreçten başarıyla çıktı. Bilindiği gibi Erdoğan’nın bütün
hesapları HDP’nin baraj altında bırakılmasına ilişkindi. Katliam
emirleri, “HDP’lileri markaja alma”lar Suruç katliamı başta gelmek üzere
elbette canımızı yaktı. Ancak Erdoğan ve katilleri başarılı olamadı.
HDP’nin bu başarısı, faşist diktatör Erdoğan’ın parlamentoda tek başına
çoğunluğu ele geçirmesini önledi.
Bu başarı HDP’nin ve HDP etrafında kenetlenen ezilenlerin
başarısıdır. Kürdistan’da Kürt seçmenin bütün engellemelere rağmen,
silahların gölgesinde, kilometrelerce yol katederek oy kullanması… Oy
verme işleminin ardından Kürdistan ve Türkiye’nin birçok kentinde
kitlesel olarak YSK’ların önünde nöbet tutulması halklarımızın diktatör
karşısındaki kararlılığının göstergelerinden biri olarak kayda
geçmelidir.
Faşist diktatör Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP’nin
desteğiyle oyların yüzde 52.59’unu alarak başkanlık koltuğuna oturdu.
Böylece Erdoğan-Bahçeli kanlı ittifakı, sağda bugüne kadar gerçekleşen
ittifak olarak, tek adam diktasının inşası için büyük ve önemli bir
dayanak kazandı. Ancak AKP’nin oy oranı yüzde 42’lere düşmüştür. 1 Kasım
seçimlerine göre ise, AKP yüzde 7.5 gibi büyük bir oy kaybına
uğramıştır. Önümüzdeki süreçte de AKP kan kaybetmeye devam edecektir.
Bu seçimde MHP ve hırsızlıktan Erdoğan’a akan yüzde 10’un
üzerindeki oy, Erdoğan tarafından MHP’nin barajı aşmasını sağlayacak bir
oranda geri iade edilmiştir. Yani çalınan oylar AKP ile MHP arasında
pay edilerek, Erdoğan ve AKP’sinin hırsızlığı gizlenmiştir. Bir taşla
iki kuş vurmak bu olsa gerek!..
Meral Akşener ve İyi Parti’nin barajı aşması onlar
bakımından bir başarıdır. Lakin Akşener’in CHP’ye HDP’siz bir birlik
dayatması ve ikinci tura kalacağı konusunda yaydığı hayaller gerçeğin
duvarına toslamıştır.
Her ne kadar Muharrem İnce ilk defa CHP’yi yüzde 30’un
üzerine taşımış olsa da, CHP bu seçimlerde oy kaybına uğradı. Bunda
CHP’nin demokrasi ve özgürlüklerden yana olan seçmeninin HDP’ye oy
vermesinin bir etkisi olduğu söylenebilir. İnce’nin aldığı oy oranı
önümüzdeki süreçte Kılıçdaroğlu ile genel başkanlık tartışmalarını
başlatmasının yolunu açtı.
Sonuç olarak, HDP’nin bütün baskı ve engellemelere rağmen
barajı aşması, Demirtaş’ın yüzde 8.40 oranında oy alması büyük bir
başarıdır önemlidir. Ve gayri meşru seçim sonuçlarının en meşru
sonucudur bu. Önümüzdeki süreç, Erdoğan’ın sistemini oturtma, baskı ve
savaş siyasetini yükseltme dönemi olacaktır. Bütün bu saldırılara karşı
hazırlıklı olmak, katil Erdoğan’dan hesap sormak için, seçim öncesinde
HDP’nin yakaladığı sokakta siyaset yapma çıtasını korumak ve büyütmek
HDP’ye ve emekçi sol harekete düşüyor. Seçim sonuçları bir kez daha
HDP’nin önüne sokakta aktif olma, ezilenleri örgütleme görevini
koymuştur.
Yorumlar
Yorum Gönder