Suat BOZKUŞ
Türkiye, tarihinin en önemli ama bir o kadar da en kirli, en hukuksuz seçimine gidiyor.
Daha seçimlere çok zaman varken, Erdoğan-Bahçeli anlaşıp
bir baskın seçim planladılar. Seçim yasalarını alelacele değiştirip
kendilerinin kazanacağı biçimde yasalar yaptılar. Suçluların telaşı ve
korkusu içinde yangından mal kaçırır gibi seçime gittiler. Bütün
dertleri HDP’yi safdışı etmekti, gerisi kolaydı.
Erdoğan-Bahçeli güruhunun bu suçluların telaşıyla yaptığı
saldırılar sırasında eli ayağına, dili kulağına dolandı. Cumhur İttifakı
deyip MHP’yi iyice yedeğine almıştı. CHP’nin Millet İttifakı hamlesi bu
Çamur İttifakını şaşırttı ve boşa çıkardı.
HDP üzerindeki tutuklama, yargılama, görevden alma ve
kayyımlar, linç ve katliamlar sonucu bu partiyi barajın altında
bırakacaklarını ve beleşten 80-100 vekillik kapacaklarını sanıyorlardı. O
da suya düşmüş gibi görünüyor.
Anket şirketlerinin çoğu Erdoğan ve AKP’nin kaybedeceğini tahmin ediyor.
Baştan aşağıya hukuksuzluğa batmış olan Erdoğan A’dan Z’ye
her şeyi kendisi kararlaştırdığı halde şimdi gene şikayetçi ve mağdur
rolüne girdi. Seçimlere 2-3 hafta kala gene yasalardan şikayet ediyor ve
Demirtaş’ın aday olamayacağını iddia ediyor.
Beheeey Erdoğan, aklını başına topla, yeni mi aklına geldi?
Adaylar YSK’ye bildirildi ve ilan edildi mi, edildi!
İtiraz süresi var mıydı, vardı.
Sen itiraz ettin mi, hayır!
Şimdi niye bağırıp duruyorsun?
Erdoğan’ın konuşmalarına bakın, yeni bir tek projesi,
vaadi var mı? Yeni bir yalanı bile yok. Batmış bir tüccar gibi eski
hesapları karıştırıyor. Karıştırdıkça kendi kafası da karışıyor.
Yerleri, olayları karıştırıp sayıklıyor. Özal ile Necdet Calp arasındaki
„Köprüyü satarım-sattırmam“ tartışmasını bile tam tersinden anlatıyor.
Ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Konuşmalarını yazan danışmanlara ve
prompter teknisyenine boşa maaş veriyor.
Meydanlarda yeniden idam cezası getirmek dışında bir vaadi yok.
Varsa yoksa Kürdistan’ı yeniden işgal etmek, daha çok kan dökmek ve idam cezasını geri getirmek.
Bunlar da eskisi gibi alkış getirmiyor. Yalakalar da
itiraf ediyor ki „Kandil’i fethetme senaryoları“ bile bir heyecan
yaratmamış. Çünkü artık halk bu palavralara inanmıyor. Kan dökmekle hiç
bir sorunun çözülmeyeceği, tersine sorunların daha da büyüyeceği
anlaşıldı. Halk artık sırtındaki sahte kahramanlara inanmıyor, gençler
Erdoğan için „şehit“ olmak istemiyor. Bu da anketlere yansıyor. Gençler
içinde oyları hızla artan parti HDP. Gençliği kazanan geleceği de
kazanmış demektir. Çünkü gençlik gelecektir.
Aslında halklarımız 2013 Mayıs-Haziran aylarındaki Gezi direnişiyle Erdoğan tayfasına „Dur“ dedi. Ama anlamadı.
7 Haziran 2015 seçimlerinde „Tek adam-tek parti istemiyorum, GİT“ dedi. Gene anlamadı.
Şimdi kendileri ayakta duramayan MHP-BBP payandasıyla
diktasını sürdürmek istiyor. Ama halk buna karşı olduğunu meydanlarda
ilan etti.
Erdoğan da bunu gördü ki, ilk defa koalisyon demeye başladı. İyi de kimle, niçin koalisyon yapacak?
Erdoğan ve şürekası şunu anlamalı ki, artık pilleri bitti. Bataklıkta boşuna debelenmesinler. Debelendikçe daha çok batacaklar.
Hile-hurda ve dalavere ile seçim sonuçlarını geçersiz
saymaya kalkışırlarsa daha çok batmaktan kurtulamayacakladır. En iyisi
daha çok suça ve kana batmadan ayak altından çekilip gitsinler.
Çünkü Kürt inkarı ve katliamı üzerine, halkların esareti üzerine parlak bir gelecek kurulamaz.
Türkiye’de en kötü şartlarda da olsa, sandık ortaya konulduğunda halklarımızın sağduyusu galebe çalmıştır.
1946-50’de de, 1983’te de, 1961’de de, 1991’de de, 2015’de de halk tarih yaratmıştır.
24 Haziran halkların tek adam-tek parti çetesine karşı
yeni bir zaferi olacaktır. AKP ile birlikte Erdoğan etrafında toplanan
Ağar, Çiller, Peker, Çakıcı vd. tüm çeteler kaybedecektir.
12 Eylül 1980’den beri sürdürülen Türk-İslam sentezine
dayalı siyasi İslamcılık da tarihin çöplüğüne atılacaktır. Erdoğan
tokada çok meraklı. Ancak halktan yiyeceği tokatla ayılıp kendine
gelebilir.
Halktan oy istemek yetmez, halkın verdiği oylara sahip çıkmak-çıkabilmek şarttır.
24 Haziran sabahı sandık başına, akşam sandık peşine!
Anketler çok konuştu. Hiçbiri gerçeği tam yansıtamaz. Artık halk konuşacak.
25 Haziran sabahı yeni bir güneş doğacak, „güneşli güzel günler göreceğiz.“
Yorumlar
Yorum Gönder