24 Haziran seçimleri



Demir ÇELİK*

24 Haziran seçimlerine sayılı günler kaldı. Yurt dışı seçmenlerin dış temsilciliklerdeki oy verme işlemi 19 Haziran akşamında sona erdi. Gümrük kapılarında oy verme işlemi 24 Haziran akşamına kadar devam edecektir.
Demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazlarından olan seçimlerle halk kendi özgür iradesi ile yönetim yetkisini temsilcilerine verir. Hukuk devletinde seçim adil, demokratik, eşitlikçi ve özgür koşullarda yapıldığında halkın iradesini objektif yansıtabilir: Ancak Türkiye gibi demokratik olmayan, hukuk devleti normlarından uzak olan ülkelerde ise, seçim egemenler arası nöbet değişiminden öte bir anlam ifade etmemektedir. 24 Haziran seçimlerine baktığımızda her şeyden önce bu seçim meşru değil, demokratik ve adil koşullarda yürütülen bir seçim çalışması değildir. Dolayısıyla sonuçları da doğası gereği objektif olmayacağı gibi hile ve suistimallere de açık olan bir durumdur.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen seçime ilgisiz kalamaz, toplum dinamiklerini alternatifsiz ve seçeneksiz bırakamazdık. Her şeyden önce  24 Haziran seçimi sıradan bir seçim değildir. Yüzyıllık Kemalist- militarist devletin toplum dinamikleri karşısında yeniden dizayn edilmek istendiği bir seçim olma karakterindedir. Tekçi, katı merkeziyetçi ulus devletin inkar ettiği, imha politikalarıyla ortadan kaldırdığı, geriye kalanlarını ise devletin ideolojik aygıtlarıyla asimilasyonla başkalaştırmaya çalıştığı toplum dinamiklerinin devlete rağmen kendi etnik, inançsal ve düşünsel kimlikleri ile bir araya geldikleri, birlikte dayanışarak kazanmaya başladıkları son beş yıllık pratik egemenleri ürkütmüştür. Küresel, bölgesel ve ülke düzeyindeki gelişmelerle birlikte devletin ötekileştirdiklerinin siyasal temsiliyet hakkı kazanmış olmasına faşist devlet zihniyetinin 7 Haziran 2015′ teki tahammülsüzlüğü devam etmektedir. Bu seçimle özgür yaşam iddiamız ve kendi kendimizi yönetme ısrarımızın önü alınmak istenmektedir. Devletin yüzyıllık jeo-stratejisi olan Kürt ve Kürdistan karşıtlığında militarist elit siyaset öncülüğünde ırkçı, şovenist toplum kesimleri ile faşist siyasal yapılanmalar Erdoğan karizması etrafında kenetlenmiş, Kürt ve Kürdistan’ a karşı ‘İkinci Kurtuluş Savaşını’ yürütmektedirler. Yürütülmek istenen bu savaşın ön gördüğü devlet dizaynının yasaları 16 Nisan 2017′ de hileli referandumla resmiyete kavuşturulmuş, bu seçimle ülkede ve uluslararası arenada kendilerine meşruiyet kazandırmak istemektedirler. Zamana yaymadan, bu isteklerinin yerine getirilmesi zarureti doğmuştur. Çünkü yaşanan ekonomik ve siyasal krizle toplumu yönetememektedirler. Seçimin bugün yapılmaması halinde devletin bu yükü daha uzun süre taşıyamayacağını kendileri itiraf etmişlerdir.  Dizayn ve yeniden tanzim etmek istedikleri devlet tek adam diktatörlüğüdür. Fiili yürütülen faşizmi orta sınıfa dayanarak resmiyete kavuşturmak istemelerinin acelesi bundandır. Çünkü yaşanacak bir ekonomik krizde en çok ve büyük kaybedecek olan orta sınıf olacağından iktidarlarını kaybetmeleri de o oranda büyük olacağını çok bilmektedirler.   Meşru olmamasına, baskın olmasına rağmen seçimden öte anlamı olan bir süreçten geçtiğimizin bilinciyle hareket ederek bu seçim çalışmalarına başladık. Öncelikle toplumun tüm dinamiklerini faşizme karşı birleşik cephe örgütlenmesi çalışması içinde olduk. Faşizmin sınır tanımayan, toplum vicdanını yaralayan uygulamalarının muhatapları olanlarla yan yana gelmeli, birlikte kazanmanın bir yolunu bulmalıydık. Bu amacı yerine getirmek için HDK-A misyonu gereğince hareket ettik. Devletçi iktidarcı sistemin sömürü ve baskısına maruz kalanların siyasal yapıları ve kurumlarıyla ilk elde toplantı gerçekleştirdik. Kürtler, Aleviler, Süryani, Ermeni, kadın, emekçi ve ezilen toplum kesimleri ile devrimci, yurtsever, sosyalist, ekolojist ve feminist hareketlerin katıldığı toplantıda Avrupa Seçim Platformu’nu oluşturduk. Bu platforma bağlı Seçim Koordinasyonu, merkezi koordinasyona bağlı tek tek ülke koordinasyonlarını zamana yaymadan örgütledik. Ülke koordinasyonlarına bağlı eyalet ve kent seçim komiteleri örgütlendirildi. Bu örgütlenme üzerinde seçime dönük çalışmalarımızı üç aşamalı olarak planladık.
1- 5- 12 Mayıs günlerinde seçmen kütüklerinin güncellenmesi çalışmaları,
2- Toplumun iknası çalışmaları. Daha çok dışımızdaki toplum kesimlerine dönük propaganda, ajitasyon ve örgütleme çalışmaları: Mitingler, halka toplantıları, afişleme, el bildirisi ve broşürlerin dağıtılması. Basın ve medyayı kullanma çalışmaları.
3- 7-19 Haziran tarihlerinde seçmenlerin sandıklara taşınması çalışması.
Tüm eksikliklerimize ve olanaksızlıklarımıza rağmen büyük fedakarlıklarla yürütülen bir yurt dışı seçim çalışması olduğunu ifade edebilirim. Türkiye dışında dünyanın dört bir tarafındaki seçmene dönük çalışmalar Avrupa Seçim Koordinasyonu inisiyatifi ile yürütülmüştür.
Yurt dışı seçmeninin önceki seçimlere göre katılımı yüksek olsa da genel ortalamanın oldukça altında bir katılım gerçekleşmiştir. Bunun nedenlerini araştırmakta büyük yarar vardır. Derin analizlere girmeden benim ilk elden görebildiklerim Avrupa sahasıyla sınırlı bir gözlem olacaktır. Diğer kıta ve ülkelerden arkadaşlarından gözlem ve analizlerini seçim sonrası toplantı ve görüşmelerimizle ortaklaşacağız. Seçime katılımın düşük olmasının nedenleri;
1- Avrupa’ da önemli bir toplum kesiminin siyasal sisteme entegre olmuş olması.
2- Yeni kuşakların kendi kimlik ve aidiyetlerine karşı ilgisiz ve bilgisiz olmaları.
3- İnsanlarda seçimde nitelikli değişimin olmayacağı, Türkiye’ de seçimlerle demokratik değişimin mümkün olmayacağı inancı.
4- Seçim ve sandık hileleriyle başa çıkılamayacağı kanısı.
5- Başta politik mülteciler olmak üzere kişilerin keyfi ve kendine gör yaklaşması.
6- Atalet, tembellik, yol ve zaman kaybını abartan duyarsız olma hali gibi birçok gerekçe kişileri sandığa gitmekten alıkoyan nedenler olmaktadır.
* HDK-A Eş Sözcüsü

Yorumlar