HDP’li adaylar başarıdan emin


HDP’nin milletvekili adayları, sıralamalarına ve aday oldukları illere bakmadan barajla birlikte faşist iktidarı da yıkmanın heyecanıyla başarıya kilitlenmiş durumdalar.

Engelli aday Musa Piroğlu “Kavgamıza Meclis kapısından başlayacağız” derken, Yüksel direnişçilerinden Veli Saçılık “Solladık geliyoruz” diye konuştu. 12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm orucunda yaşamını yitiren Orhan Keskin’in ablası İpek Gür Keskin de kadınların Meclis’te ışık ve ses olacaklarını söyledi.
HDP dün adaylarını tanıttı. ArtıGerçek ve Gazetekarınca’ya konuşan adaylar, başarıdan emin. Amed’den 4’üncü sıra milletvekili adayı Remziye Tosun, sokağa çıkma yasakları döneminde aylarca Sur’da kalmış ve çıktıktan sonra da 2 yaşındaki kızı Beritan Tosun ile birlikte tutuklanmıştı.
Remziye Tosun, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde 40 kişinin yargıladığı Sur davasında 16 Mayıs 2017’de adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı Tosun’un yargılanma sürecinde 3 çocuğuna devlet tarafından el konulmuştu. Remziye Tosun, Beritan isimli 4 yaşındaki kızı ile köyde babaannesi ile birlikte yaşıyor. Sur’un ardından yargılama ile karşı karşıya olan Tosun, Sur mağduru kadınlardan sadece biri.
Tosun, partisinin barış, kadın özgürlüğünün simgesi olduğunu dile getirdi. Sur’da kadınların baskı ve asimilasyon politikaları yanı sır sokaklarda yoksullukla mücadele ettiğini ifade eden Tosun, “Ben Surlu bir kadın olarak onların sesi olmak istiyorum. Annelerin sesi olmak istiyorum. Kadınlar, HDP’nin kadın çalışmalarına dahil olsunlar. Genç kadınlarla, annelerle el ele vererek,  başarmak istiyoruz. Kazanacağız” dedi.

 

Göçük altında kaldım ama yıkılmadım
Tosun, milletvekili adaylığındaki en büyük amacının Sur olduğunu vurguladı. Yaşam alanı olan Sur’un yıkıldığını ifade eden Tosun, şunları söyledi: “Ben Sur’da göçüklerin altında kaldım. Küçük kızımla birlikte bizi yarı çıplak halde soyarak Sur’dan çıkardılar. Görüntüler sosyal medyada var. Tüm bunlara rağmen yıkılmadık ve hala ayaktayız demek istiyorum. Asıl amacım Sur’u temsil etmek. Birinci önceliğim bu. Sur insanı ne olursa olsun yıkılmadı ve hala ayakta… Bir kadın olarak bütün baskılara rağmen hala ayakta olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Kadınlar, anneler ve çocuklar çok zor bir süreçten geçtiler. Sur’da yaşayan kadınlar, anneler mağdur oldular. Umutları yeniden yeşertmek, mücadele etmek için vekillik başvurusunda bulundum. Hayallerimi tekrar yeşertmek için aday oldum. Hayalim tekrar Sur’da yaşamak, Sur’u ayağa kaldırmaktır. Tüm yaşananlara bir cevap vermek ve hepsini temsil etmek için aday oldum.”

İlk kavga Meclis kapısında
HDP’nin engelli adayı, Devrimci Parti Genel Başkanı Musa Piroğlu, İstanbul 1. Bölge 2. sıradan aday. Ülkenin büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu söyleyen Piroğlu, “Bu krizin maliyetini ve faturasını kim ödeyecek, bu sorunun da cevabı verilmelidir. Bu seçim aslında faturanın kime ödettirileceğini gösteren bir seçim olacak” dedi.
Piroğlu “Bu toplumda belki de en az görülen gruptur engelliler. Bunun temel sebebi engellilerin aslında yaratılan sosyal ve ekonomik engel sebebiyle sokağa çıkamıyor olması. Engellilik fiziksel bir durum değildir, toplumsal bir olgudur” derken siyasetin engelli mücadelesini bir istismar zemini olarak kullandığını dile getirdi. Piroğlu, şunları söyledi: “Nasıl ki toplumun yoksul kesimi bir tür sadaka kültürüyle yaşamaya mahkum edilmeye çalışılıyorsa, engelli bireyler de aynı şekilde buna mahkum edildiler. Ben 1988’den bu yana tekerlekli sandalyedeyim. Şunu gördüm ki sosyal bir ağ kurulabiliyorsa siyasetin kendisi bireye bu özeni gösterebiliyorsa engel diye bir şey kalmıyor. Ben İstanbul 1’inci Bölge 2’inci sıra milletvekili adayı oldum. Bu aslında siyasetin engelleri nasıl aştığını gösterecektir önümüzdeki süreçte. HDP bu açıdan da büyük bir iş yaptı, engellilerin sesini Meclis’e taşınmasına imkan verdi.”
Piroğlu, Meclis koşullarının engellilerin kullanımı için uygun olmaması durumunda kavgalarının kapıda başlayacağını belirtti.

Saçılık: Solladık geliyoruz
Ankaralıların çok yakından tanıdığı Yüksel Caddesi’nin direnişçilerinden Veli Saçılık da HDP Ankara 3. Bölge 1. sıra adayı. Diğer siyasi partilerin adaylarına bakıldığında HDP’nin adaylarının solda durduğunu dile getiren Saçılık “Solladık geliyoruz” dedi. HDP’nin Türkiye’de barış için bir anahtar konumunda olduğunu söyleyen Saçılık, “Yüzde 10 barajını aşamadığı takdirde, Kemalist bir gözle bakarsak cumhuriyet tehlikede, bizim gibi demokrasi penceresinden baktığımızda ise demokrasi ve özgürlüklerin yok edildiği son durağa gelmiş bulunuyoruz” şeklinde konuştu. HDP’nin bu anlamada çok stratejik bir yerde olduğuna dikkat çeken Saçılık, Meclis’e girerse sokak pratiğini oraya taşımak istediğini, yüz bin insanın oyunu almış, grevlerden greve, direnişlerden direnişlere giden bir vekil olmayı tercih ettiğini kaydetti. Saçılık, “Bugüne kadar bu Türkiye koşulları beni eskitmedi, Meclis de eskitemeyecek” dedi.

Çayan’ın sözünü hatırlattı
12 Eylül döneminde Diyarbakır Cezaevi’nde ölüm orucunda yaşamını yitiren Orhan Keskin’in ablası İpek Gür Keskin de Ankara 2. Bölge 5. sıra milletvekili adayı. Kadınların kazanılmış ve yok edilmeye çalışılan haklarını korumak için Meclis’te olmak istediğini söyleyen Keskin “Cezaevlerinde çocuklara yapılan taciz ve tecavüzlere Meclis düzeyinde onay verenleri Meclis dışına atmak istiyoruz. Çocuk istismarı toplumun en büyük yarasıdır, bunun ortadan kaldırılması için çalışacağım” dedi. Mahir Çayan’ın “Faşizm ışıktan ve sesten korkar” sözlerini hatırlatan Keskin, kadınlar olarak Meclis’te ses ve ışık olmak istediklerini dile getirdi.

Atay: Çok sıkı çalışmalıyız


HDP’den Hatay 1. sıradan aday gösterilen Barış Atay ise Türkiye’de belli başlı tüm partilerin ittifak kurduklarını, HDP’nin dışarıda kaldığını söyledi. Bu nedenle tedbiri elden bırakmamak gerektiğini ifade eden Atay, HDP’nin Meclis’e girmesi gerektiğini, aksi takdirde AKP’nin fazladan 80’e yakın milletvekili çıkaracağını hatırlattı. Meclis’e girerse yapacağı ilk şeyi hiç düşünmediğini kaydeden Atay “Dışarıdaki mücadeleye hiç ara vermeden orada da devam etmeyi düşünüyorum. Kültür sanat alanında çok büyük sıkıntılar var. Bu alanda çok çalışmak gerekecek gibi duruyor” dedi.

Bülbül: Tekçiliğe karşı çoğulculuk
HDP’nin Antalya adayları arasında yer alan ve Alevi kurumlarında uzun süre yöneticilik yapan, Alevi kültürü üzerine araştırmaları ile tanınan yazarımız Kemal Bülbül ise seçim öncesi kurulan ittifakları ‘nifak’ olarak niteleyerek, HDP’nin tüm kimliklere kendini ifade etme çağrısı yaptığını belirtti.
Alevilerin cumhuriyet boyunca yaşadıklarını hatırlatan Bülbül, Alevi kültürünün sesi olmaya çalışacağını kaydederek, şunları söyledi: “Türkiye seçime giderken ortaya çıkan iki ittifak var ki bunla aslında ittifak değil, nifak. Ancak bunların karşısında HDP’nin oluşturduğu gerçeklik ise tam anlamı ile birliktir. Çünkü bütün etnik, inançsal, cinsel, sınıfsal, kültürel kimliklere ‘Ben sizi ifade edeyim’ demiyor; ‘gelin ve kendinizi ifade edin’ diyor. Demokrat, sosyalist ve Kürt bir Alevi olarak arkadaşlarımız bizlere teveccüh göstererek, Antalya gibi çok kimlikli bir yerden bizleri aday gösterdi.
HDP’nin tek adam ve ırkçı rejimin egemen kılınmaya çalışıldığı bu dönemde her kesimden böylesi bir aday listesi hazırlaması bu rejime de büyük bir rejimdir. HDP bu anlamda tekçiliğe karşı çoğulculuk anlamı taşımaktadır. Bu bağlamda bu güzelliğin halklar nezdinde de büyük bir karşılık bulacağını düşünüyorum.
Benim açımdan en büyük öncelik, elbette ki demokratik, barış içinde yaşayan, özgürlükçü bir Türkiye’dir. Aynı zamanda şunu vurgulamamız gerekir ki cumhuriyet tarihi boyunca Alevilik kendi destansı tarihiyle, duruşuyla, Pir Sultan’dan Seyit Rıza’ya, Şah Kalender’den Torlak Kemal’e uzanan önderleri ile yeterince temsil hakkına erişemedi, çünkü büyük zorbalık ve engeller ile karşılaştı. Saydığım bu değerleri temsil etmek, bu değerlerin siyasette ne anlama geldiğini ifade etmek de benim açımdan büyük bir öneme sahiptir.”

Karakaş: HDP bir şans
Türkiye’nin Efrîn işgaline ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlar nedeniyle tutuklanan gazeteci İshak Karakaş da HDP’nin İstanbul 1. Bölge adayı. İshak Karakaş, hasta tutuklular ve basın üzerindeki baskılara değinerek basının özgürlüğünün sesi olmak istediğini belirtti: “Yeni bir seçim dönemi ve heyecan yaşıyoruz. Bu dönemde amacım, basının özgürleşmesi için mücadele etmek ve tutuklu gazetecilerin sesi olmak. Türkiye’de basına yönelik korkunç bir baskı var ve tekçi zihniyet ötekilerin sesini kısmak için de bu baskıyı giderek yükseltiyor. HDP’nin adaylarına baktığımızda da adaylar içinde oldukça güçlü ve önemli adaylar olduğunu görüyoruz. Bu durum hem HDP için hem de Türkiye halkları için büyük bir şans. Dilerim ki bu adaylar mecliste yer alır ve halkların sesi olur. Hasta tutuklular konusuna da ayrıca değinmek istiyorum ki bu konuda özel bir çalışma yapılmalıdır. Cezaevinde tutuklu bulunduğum süreçte, hasta tutsakların durumunun ne kadar önemli olduğunu gördüm ve bu konuya ses verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Taş: Çok kadınlı Meclis
HDP’nin en genç adaylarından Malatya 2. sıra adayı Jiyan Taş da tek adama karşı çok kadınlı bir Meclis kurmak istediklerini söylerken, gençlerin de sorunlarını Meclis’e taşımak istediğini belirtti.

 

Kadınları savunan avukatlar da

 “Ataerkil zincirleri kıra kıra geliyoruz” çağrısı yapan HDP, kadın cinayetleri davalarına bakan kadın avukatları da ilk sıralarda aday gösterdi.
Kadın adaylarının tanıtım toplantısında, “Ataerkil zincirleri kıra kıra geliyoruz” çağrısı yapan HDP, çıkardığı kadın aday sayısı ve profilleriyle dikkat çekiyor. Her gün en az 5 kadının öldürüldüğü Türkiye’de kadın cinayetleri davalarını takip eden kadın avukatlar da HDP’nin aday listesinde yer aldı.
Avukatlar Züleyha Gülüm, Ceren Şimşek ve Diren Cevahir Şen şiddete maruz kalan kadınların avukatlığını yaptı. Aynı zamanda, Müftülük Yasası, Kimyasal Hadım Yasası, Boşanmaların Önlenmesi Komisyonu gibi kadınların aleyhine olan politikaların her zaman karşısında durdu.
HDP’nin İstanbul 3. Bölge 5. sıra adayı Züleyha Gülüm, aynı zamanda Barış İçin Kadın Girişimi (BİKG) üyesi. BİKG’in savaş karşıtı birçok eyleminde yer alan Gülüm, kadın tutukluların da sesi oldu. Cezaevindeki kadınların yaşadığı hak ihlallerini kamuoyuna duyuran Gülüm, şiddete uğrayan, öldürülen kadınların da avukatlığını yapmaktan geri durmadı.
Ankara 1. Bölge 5. sıradan aday olan Ceren Şimşek, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun avukatlarından. Birçok kadın cinayeti davasına bakan Şimşek, Ankara’da Orhan Munis isimli erkek tarafından öldürülen TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz ailesinin avukatlığını yapıyor. Şimşek, Kaçmaz davasında yerel mahkemenin sanık Munis için “tutku derecesindeki aşırı sevgi”den kaynaklı duygusallığın etkisiyle cinayeti işlediği iddiasının peşini bırakmadı. Şimşek, verdiği hukuk mücadelesi sonucu, Kaçmaz cinayetinin Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Abdullah Er’in “öfke patlaması altında işlenmediği” yönünde mütalaa vermesini sağladı.
Kırklareli 2. sıradan aday gösterilen Diren Cevahir Şen de, kendilerine şiddet uygulayan erkekleri öldürmek zorunda kalan Çilem Doğan, Yasemin Çakal, Nevin Yıldırım’ın avukatlığını yapıyor. Feminist avukatlar grubunda olan Şen, meslektaşları ile birlikte verdiği hukuk mücadelesi sonucu Çilem Doğan ve Yasemin Çakal’ın tahliye edilmesini sağladı.

Yorumlar