30 Nisan 2018 Pazartesi | Forum
Değerli dostlarım bugünkü konuyu iki
yüzlülük üzerine ayırdım, çok önemli olduğu için bu konuyu işlemekte
fayda var. Belki bazılarımız da biraz daha ayaklarını yere basarak
olumlu işler yapmaya çalışırlar. "Kötünün iyisi" diye açıklamaya
çalıştığı durum maalesef çağımızda ve bugünlerde karşımıza oldukça yoğun
bir şekilde çıkan ve çıktığında da birçok basitlikle insanları
çevresinden ve toplumundan soğutan olumsuz davranışlar olarak kendini
göstermektedir.
Önce biz elimizden geldiğince şu iki yüzlülüğü anlatayım. İnsanlar sosyal bir varlıktır. Haliyle toplu yaşama ve diğerleri ile ilişkileri itibari ile bazı zorunlu kurallar ve kabullerle hareket etmek zorundadır. Bu nedenle normalde insanın dostu da olacaktır, düşmanı da. Ancak anormal olan dost görünüp de düşmanlık yapmaktır.
Ama gerçek olanda şudur ki, "insanların alacası içindedir" hayvanlar alemi ise farklıdır. Örneğin kedi tırmalar, aslan parçalar, yılan sokar, köpekler ısırır. Ama alacası içinde olan insanın önceden ne yapacağını anlayamazsınız. Kestiremezsiniz. Alim gözükür fos çıkar, dost görünür hain çıkar. Kendin bile öz çehreni görsen tükürürsün.
Kısaca hepimiz beşer olduğumuzu kabul etmeli ve hatasız kul olmaz diyerek hatalarımızı en aza indirmeliyiz, lakin melek değiliz, ama iki yüzlülükleri de hoş görmemeliyiz. "İnsan ya göründüğü gibi olmalı ya da olduğu gibi görünmeli." Bu nedenle üçüncü halde olanlara ve üçüncü sınıfa dahil olanlara insan demek insanlığa hakaret olur. Çünkü aslını, dilini, rengini inkar eden milyonlarca iki yüzlü yarattık var.
Kaybedecek onuru olmayan insanların iki yüzlülükten kaçınmaları zordur. Bu kişiler savundukları ve sahip çıkmaya çalıştıkları bazı değerleri kendi çıkar ve şahsi arzuları için terk eder ve böyle değerleri onurundan daha çıkarcı görerek bozuk para gibi harcarlar. Ve işte o zaman iki yüzlü olurlar.
Oysa "onur" insana insanlar arası iletişimin yani "söz"ün akli selime uygun şekilde sarf edilmesini sağlar.
Çünkü "onur" insanları bağlı oldukları ilke ve tutundukları doğrulardan ayrılmamalarını öğütler.
Çünkü "onur" insana yaşadığı evrende bilgi edinmeyi, diğer insanlarla ortaklaşa yaşamanın kurallarını korumayı öğretir.
Çünkü "onur" insana kendisine saygıyı, sadık kalmayı ve ilişkilerde dürüst olmayı aşılar ve öğretir.
Peki iki yüzlülük nasıl anlaşılır; çok basit ve çıplak gözle görülecek kadar zalim ve münafık bir yönetici, cumhurbaşkanı var ama kimse buna dur demiyor. Çünkü iki yüzlü din tüccarları yanına almış.
Çoğu kez ikiyüzlülük iki safhada oluşur. Birisi saf ve masum olanı, diğeri ise bilinçli olanıdır. En tehlikelisi ikincisidir. Bu iki yüzlüler hayatlarını idame ettirmek için sürekli böyle olmak zorunluluğundan işleri pek o kadar kolay da değildir.
İki yüzlülükler çoğunlukla insanın bir guruba ait olma içgüdüsü ve çabasında ortaya çıkar. İki yüzlülüğün olduğu toplumlarda insanlar bilgiye saygı duymanın onurunu tatmadıklarından önceleri ileri sürdükleri vaadlerini, yönetime geldiklerinde iktidar olmanın hevesi ile kraldan çok kralcı olduklarını göstererek zayıflıklarını, daha önce ne dediklerini unuturlar. Pervasız ve saygısızlaşırlar. Nerden nereye geldiklerini unuturlar.
Değer kabul ettiği, daha önce kitleye karşı saygı duyduğunu ilan ettiği kişi ve kişilere karşı aslan kesilmesi ve onları toplumun güç aldığı kişiler bildiğinden o güçlere karşı bir kahramanlık manevrasına girişmesi ise iki yüzlülüğün bir diğer türüdür.
Sevgili dostlarım işte iki yüzlülük böyle bir şey. Önce sıkıntılarını arz eder. Bazı şeylerden de sizi haberdar eder. Aklı sıra sizi kullandığını da sanır. Oysa siz tüm bunlara inandığınız ve koruduğunuz değerlerle, prensipleriniz için yaparsınız. O bunun farkında değildir.
Belirli engelleri, bazı zorlukları aşar, bu yolda Bugün Tayyip Erdoğan etrafında pervane olan iki yüzlü insanlar menfaati için babasını satıyorlar. Zalim bir diktatör bozuntusuna kuyruk olmuşlar. Vicdanı ve imanı satan ikiyüzlü münafıklar Sultanlarının tüm pisliğine razı olmuşlar. Mazlum Kürtlere soykırım yapıyorlar, onlarda çıt yok toprağı işgal edilir çıt yok, namusuna tecavüz ederler, haklarının inkar ederler yine iki yüzlü Müslümanlardan çıt yok.
Bu iki yüzlü insanlar sürekli kendilerini ön plana çıkarırlar. Kendi yaptıkları işlerden bahseder, kendilerine payeler çıkarır, övünmenin yollarını ararlar. İşleri bitince ve durumlar yön değiştirince bakın iki yüzlüler nasıl yön değiştirirler.
Hele böyle kişiler bulundukları işlerde bir de yönetici iseler, artık onlar için dostluklar, akrabalıklar ve arkadaşlıklar unutulur. Kısa vadeli zevkler ve eğlenceler onların önemsediği şeylerdir. İlerisini hiç hesap etmezler. Kendi toplumlarına uzaklaşırlar, uzlaşmacı olmaktan kaçınırlar, devamlı birilerini kendilerine rakip görürler. Rakip gördükleri ve istemedikleri kişileri ise etraflarından uzaklaştırmaya çalışırlar.
İşin acı tarafı büyüklerine karşı saygısız davranmaktan çekinmezler. Küçüklerini de ezmekten zevk alırlar. Bağa çoban tutarsın onlar bağ kendilerinin zannederler. Bu davranışlarını artık sergilemekten çekinmezler. Etraflarında manyetik alanlarında tutukları üç beş kişiye de slogan attırarak, kendi propagandalarını yaptırırlar. Oysa bir hiçtirler, düşünce üretemezler, fikirlerini açıkça yazma cesaretleri olmaz. İyiliği ve hayrı kendilerine ve kendi insanlarına değil, devamlı dışarıya, başkalarına ve yabancılara yaparlar. İşte böyle kişiler aynı zamanda inkarcı da olurlar.
Ekseriyetle böyle kişilere literatürde haramzade derler. Bu tipler aslını inkar edenler sınıfına dahil olup, kısa vadeli çıkarlarının peşinde koşanlardır. Bunlara ve zihniyetlerine dikkat etmeli, yaptıkları işleri, eylemleri, yazıları ve ileri sürdükleri tezleri dikkatli okuyup iyi değerlendirmeliyiz.
Önce biz elimizden geldiğince şu iki yüzlülüğü anlatayım. İnsanlar sosyal bir varlıktır. Haliyle toplu yaşama ve diğerleri ile ilişkileri itibari ile bazı zorunlu kurallar ve kabullerle hareket etmek zorundadır. Bu nedenle normalde insanın dostu da olacaktır, düşmanı da. Ancak anormal olan dost görünüp de düşmanlık yapmaktır.
Ama gerçek olanda şudur ki, "insanların alacası içindedir" hayvanlar alemi ise farklıdır. Örneğin kedi tırmalar, aslan parçalar, yılan sokar, köpekler ısırır. Ama alacası içinde olan insanın önceden ne yapacağını anlayamazsınız. Kestiremezsiniz. Alim gözükür fos çıkar, dost görünür hain çıkar. Kendin bile öz çehreni görsen tükürürsün.
Kısaca hepimiz beşer olduğumuzu kabul etmeli ve hatasız kul olmaz diyerek hatalarımızı en aza indirmeliyiz, lakin melek değiliz, ama iki yüzlülükleri de hoş görmemeliyiz. "İnsan ya göründüğü gibi olmalı ya da olduğu gibi görünmeli." Bu nedenle üçüncü halde olanlara ve üçüncü sınıfa dahil olanlara insan demek insanlığa hakaret olur. Çünkü aslını, dilini, rengini inkar eden milyonlarca iki yüzlü yarattık var.
Kaybedecek onuru olmayan insanların iki yüzlülükten kaçınmaları zordur. Bu kişiler savundukları ve sahip çıkmaya çalıştıkları bazı değerleri kendi çıkar ve şahsi arzuları için terk eder ve böyle değerleri onurundan daha çıkarcı görerek bozuk para gibi harcarlar. Ve işte o zaman iki yüzlü olurlar.
Oysa "onur" insana insanlar arası iletişimin yani "söz"ün akli selime uygun şekilde sarf edilmesini sağlar.
Çünkü "onur" insanları bağlı oldukları ilke ve tutundukları doğrulardan ayrılmamalarını öğütler.
Çünkü "onur" insana yaşadığı evrende bilgi edinmeyi, diğer insanlarla ortaklaşa yaşamanın kurallarını korumayı öğretir.
Çünkü "onur" insana kendisine saygıyı, sadık kalmayı ve ilişkilerde dürüst olmayı aşılar ve öğretir.
Peki iki yüzlülük nasıl anlaşılır; çok basit ve çıplak gözle görülecek kadar zalim ve münafık bir yönetici, cumhurbaşkanı var ama kimse buna dur demiyor. Çünkü iki yüzlü din tüccarları yanına almış.
Çoğu kez ikiyüzlülük iki safhada oluşur. Birisi saf ve masum olanı, diğeri ise bilinçli olanıdır. En tehlikelisi ikincisidir. Bu iki yüzlüler hayatlarını idame ettirmek için sürekli böyle olmak zorunluluğundan işleri pek o kadar kolay da değildir.
İki yüzlülükler çoğunlukla insanın bir guruba ait olma içgüdüsü ve çabasında ortaya çıkar. İki yüzlülüğün olduğu toplumlarda insanlar bilgiye saygı duymanın onurunu tatmadıklarından önceleri ileri sürdükleri vaadlerini, yönetime geldiklerinde iktidar olmanın hevesi ile kraldan çok kralcı olduklarını göstererek zayıflıklarını, daha önce ne dediklerini unuturlar. Pervasız ve saygısızlaşırlar. Nerden nereye geldiklerini unuturlar.
Değer kabul ettiği, daha önce kitleye karşı saygı duyduğunu ilan ettiği kişi ve kişilere karşı aslan kesilmesi ve onları toplumun güç aldığı kişiler bildiğinden o güçlere karşı bir kahramanlık manevrasına girişmesi ise iki yüzlülüğün bir diğer türüdür.
Sevgili dostlarım işte iki yüzlülük böyle bir şey. Önce sıkıntılarını arz eder. Bazı şeylerden de sizi haberdar eder. Aklı sıra sizi kullandığını da sanır. Oysa siz tüm bunlara inandığınız ve koruduğunuz değerlerle, prensipleriniz için yaparsınız. O bunun farkında değildir.
Belirli engelleri, bazı zorlukları aşar, bu yolda Bugün Tayyip Erdoğan etrafında pervane olan iki yüzlü insanlar menfaati için babasını satıyorlar. Zalim bir diktatör bozuntusuna kuyruk olmuşlar. Vicdanı ve imanı satan ikiyüzlü münafıklar Sultanlarının tüm pisliğine razı olmuşlar. Mazlum Kürtlere soykırım yapıyorlar, onlarda çıt yok toprağı işgal edilir çıt yok, namusuna tecavüz ederler, haklarının inkar ederler yine iki yüzlü Müslümanlardan çıt yok.
Bu iki yüzlü insanlar sürekli kendilerini ön plana çıkarırlar. Kendi yaptıkları işlerden bahseder, kendilerine payeler çıkarır, övünmenin yollarını ararlar. İşleri bitince ve durumlar yön değiştirince bakın iki yüzlüler nasıl yön değiştirirler.
Hele böyle kişiler bulundukları işlerde bir de yönetici iseler, artık onlar için dostluklar, akrabalıklar ve arkadaşlıklar unutulur. Kısa vadeli zevkler ve eğlenceler onların önemsediği şeylerdir. İlerisini hiç hesap etmezler. Kendi toplumlarına uzaklaşırlar, uzlaşmacı olmaktan kaçınırlar, devamlı birilerini kendilerine rakip görürler. Rakip gördükleri ve istemedikleri kişileri ise etraflarından uzaklaştırmaya çalışırlar.
İşin acı tarafı büyüklerine karşı saygısız davranmaktan çekinmezler. Küçüklerini de ezmekten zevk alırlar. Bağa çoban tutarsın onlar bağ kendilerinin zannederler. Bu davranışlarını artık sergilemekten çekinmezler. Etraflarında manyetik alanlarında tutukları üç beş kişiye de slogan attırarak, kendi propagandalarını yaptırırlar. Oysa bir hiçtirler, düşünce üretemezler, fikirlerini açıkça yazma cesaretleri olmaz. İyiliği ve hayrı kendilerine ve kendi insanlarına değil, devamlı dışarıya, başkalarına ve yabancılara yaparlar. İşte böyle kişiler aynı zamanda inkarcı da olurlar.
Ekseriyetle böyle kişilere literatürde haramzade derler. Bu tipler aslını inkar edenler sınıfına dahil olup, kısa vadeli çıkarlarının peşinde koşanlardır. Bunlara ve zihniyetlerine dikkat etmeli, yaptıkları işleri, eylemleri, yazıları ve ileri sürdükleri tezleri dikkatli okuyup iyi değerlendirmeliyiz.
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
HABER |
KÜLTÜR-SANAT |
KADIN |
TOPLUM-YAŞAM |
DİZİ |
FORUM |
DÜNYA |
KURDÎ |
KIRMANCKÎ |
YAZARLAR |
POLİTİKART |
İLETİŞİM |
KUNYE |
REKLAM
Telefon:+ 49 6102 367690 Fax: + 49 6102 367696 Bilgi:info@yeniozgurpolitika.org Haber:haber@yeniozgurpolitika.org
© 2016 Yeni Özgür Politika. All rights reserved.
Telefon:+ 49 6102 367690 Fax: + 49 6102 367696 Bilgi:info@yeniozgurpolitika.org Haber:haber@yeniozgurpolitika.org
© 2016 Yeni Özgür Politika. All rights reserved.
Yorumlar
Yorum Gönder