Risk altındaki sanatçılar programı - İLHAM ADAR BAKIR


 

ilhamadarbakur@gmail.com | 27 Nisan 2018 Cuma

İLHAM ADAR BAKIR

“Batı uygarlığı” diye tabir edilen ve kapitalist modernitenin doğum yeri olan Avrupa kıtası, çok uzun süren din savaşları, bu savaşların getirdiği büyük katliam, yıkım, açlık ve sefaletleri yaşamış yaşlı ve yorgun bir kıtadır. Yine sömürgeciliğin tarihsel mirasına bakıldığında insanlık tarihindeki en kıyıcı, en dehşetengiz sömürünün bu kıtadan yola çıktığını ve halklara büyük acılar yaşattığını görmek mümkündür. Yine insanlık tarihinin en acımasız, en çok yıkımına yol açan savaşı olan İkinci Dünya Savaşı’nın bu kıtada yaşandığını hatırlamak gerekir. Öyle ki bu savaşta Nazizm’in gerçekleştirdiği işkence uygulamaları, insan türünün başka bir türe evirildiğine delalet sayılmıştır.
Bütün bu olumsuz gelişmelerin yanı sıra yine insanlığın bugün bir ortak değerler manzumesi olarak gördüğü, barış, eşitlik, sosyalizm, aydınlanma, reform, Rönesans hareketlerine de öncülük etmesiyle gençlik ve dinamizm potansiyeli hala çok diri olan bir coğrafya ve siyasal iklimdir Avrupa kıtası. İnsanlığın, bir daha bu tür acılar yaşamaması için sivil merkezli çok güçlü demokratik, barışçı mekanizmalar oluşturulmuş ve bu mekanizmalar yoluyla devletler üzerinde güçlü baskılar oluşturulmuştur. Avrupa kıtası dışındaki ülkelerde kendi devletlerinden baskı gören muhalifler, aydın ve sanatçıların bu baskıdan kaçıp, gittikleri yerlere yerleşebilmeleri için yasalar çıkarılmış, bu insanlar ülkelerindeki baskılar sona erene kadar misafir edilmiş yahut vatandaşlığa kabul edilmişlerdir.
Bütün bu insanlığın ortak evrensel değerlerini oluşturmada ortaya çıkan gelişmeler ve yapılan katkılar Avrupa kıtasındaki devletlerin eliyle değil demokratik, barışçıl kamuoyunun tazyikiyle yaşanmış gelişmelerdir. Savaş, sömürü, kıyım merkezli politikaların merkezinde ise Avrupalı devletler durmaktadırlar ki bu politika ve uygulamaları hala devam etmektedir. Sadece şekil değiştirmiş, daha inceltilmiş, daha sinsi haliyle uygulanmaktadır. Mülteci kabul etme politikalarında, var olan zenginliği paylaşma merkezli bir yaklaşımın, insanların yaşadıkları mağduriyeti esas alan bir motivasyonun değil, sömürgeci zihniyetin ihtiyaçları doğrultusunda bir yaklaşımın sahibidirler. Ucuz iş gücü olarak kullanabilecek kadar insanı kabul etmekte, yine teknik eleman olarak yahut entelektüel donanım olarak ihtiyaç duyduğu insanlara kendi ülkelerinde yaşama olanağı vermektedirler. Ve diğer yandan Avrupa kıtası dışındaki ülkelerde de her türlü insan hakkını ayaklar altına alan, yaşadıkları ülkeyi halklarına zindan eden diktatörlerle geliştirdikleri devlet çıkarına dayalı ikiyüzlü ilişkiyi de sürdürmektedirler.
Türkiye’de savaşın yeniden şiddetlenmesi ve özellikle olağanüstü hal ilan edilmesinden sonra muhalif sanatçılar üzerinde ciddi baskılar yaşatılmaya başlandı, pek çok sanatçı onlarca yıllık hapis cezaları ile karşı karşıya bırakıldı. Avrupa merkezli “Risk altındaki sanatçılar” adı verilen programlar vasıtasıyla Türkiye’de baskı gören sanatçılar Avrupa’ya kabul edilmeye başlandı. Bu program vasıtasıyla bu sanatçılar baskılar sona erinceye kadar ağırlanmakta, misafir edilmektedirler. Bu sanatçılar içerisinde hatırı sayılır sayıda Kürt sanatçı da var. Bu programların bir kısmı elbette ki Avrupa’daki demokratik ve insani değerleri paylaşan sanat çevrelerinin bir dayanışma hareketi olarak ortaya çıkmış bulunmakta ve gerçekten ciddi bir şekilde baskı ve hapis cezalarıyla yüz yüze olan sanatçıları bu programa dahil etmektedirler.
12 Eylül darbesinin akabinde Türkiyeli pek çok sanatçı yurt dışına kaçmak zorunda kalmıştı. Ve bunların içerisinde Kürt sanatçıların sayısı hayli kabarıktı. Avrupa’ya çıkmak zorunda kalan sanatçıların önemli bir kısmı İskandinav ülkelerine gitmiş, Türkiye devletiyle kirli ilişkileri devam etmekte olan İskandinav devletlerinin uyguladıkları programlar vasıtasıyla bu muhalif sanatçılar ıslah edilmiş, muhalif kimlikleri budanarak sisteme entegre edilmiş ve Özgürlük Hareketine karşıt bir pozisyonda örgütlendirilmişlerdi. Bugün daha çok Finlandiya merkezli uygulanan “risk altındaki sanatçılar” programı, İskandinav ülkelerinin uyguladığı ehlileştirme programıyla oldukça benzerlik göstermekte ve yurt dışına çıkan sanatçılar için böylesi ciddi riskleri barındırmaktadır. Bu programlara aracılık eden Kürt sanatçıların, Kürt Özgürlük Hareketi karşıtı yahut bu harekete mesafeli kişilerden oluşması ise bir tesadüf olmasa gerek.
 
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA


HABER | KÜLTÜR-SANAT | KADIN | TOPLUM-YAŞAM | DİZİ | FORUM | DÜNYA | KURDÎ | KIRMANCKÎ | YAZARLAR | POLİTİKART | İLETİŞİM | KUNYE | REKLAM
Telefon:+ 49 6102 367690    Fax: + 49 6102 367696     Bilgi:info@yeniozgurpolitika.org     Haber:haber@yeniozgurpolitika.org
© 2016 Yeni Özgür Politika. All rights reserved.

Yorumlar