NEDEN geçmişte birden fazla insan türü vardı?

Bilim-Teknik GÜNDEMİ: Tüm insanların Doğu Afrika’daki küçük bir insan topluluğundan kaynağını aldığı teorisinin doğru olmadığını artık tüm bilim insanları kabul ediyor. Geçmişimiz daha önce düşündüğümüzden çok daha ilginç ve renkli.

28 Nisan 2018 Cumartesi | Toplum-Yaşam
 

HAZIRLAYAN: Doğan Barış ABBASOĞLU

Tüm insanların Doğu Afrika’daki küçük bir insan topluluğundan kaynağını aldığı teorisinin doğru olmadığını artık tüm bilim insanları kabul ediyor. Geçmişimiz daha önce düşündüğümüzden çok daha ilginç ve renkli.
Günümüzde büyük bir metropolde gördüğümüz insan çeşitliliğini bir gözümüzün önüne getirelim. Dünyanın dört bir yanından gelmiş ve farklı fiziksel özelliklere sahip insanlar karşımıza çıkacak. Siyahi, beyaz, sarı, çekik gözlü, kısa, uzun vs... Binlerce yıldır aynı coğrafyada yaşamış olan farklı milletlerden insanların oluşturduğu bu fiziki çeşitliliğin insanların atalarına doğru gittikçe azalıyor olması gerekiyor.

İnsanlar eskiden çok daha çeşitli fiziksel özelliklere sahipti
Ancak bilim insanlarına bundan yüzbinlerce yıl önce de insan türü fiziki olarak birbirinden çok farklı özellikle gösteriyordu. Hatta bazı bilim insanları geçmişte çeşitliliğin çok daha fazla olduğunu, günümüzdeki insanların daha homojen bir yapı gösterdiğini ifade ediyor.
Bu antropologlar için çok büyük bir gizem. Yakın geçmişe kadar bu konudaki görüşler daha basitti. Tüm insanların Doğu Afrika’da Kızıldeniz kıyısındaki küçük bir topluluktan geldiği düşünülüyordu. Ama son dönemde bulunan yeni fosiller ve genetik araştırmalar bunun doğru olmadığını ortaya koydu. Artık araştırmacılar insanlığın geçmişteki çeşitliliğini nasıl kaybettiğini bulmaya çalışıyor.
Mitokondri DNA’sı ve Havva
İnsanların hücrelerinde enerji üretimi için çok önemli bir rol oynayan mitokondrinin içinde yer alan DNA 1990lı yılların başında çözülmüştü. Sadece anneden çocuğa geçen bu DNA’yı takip ederek iki kişinin ortak anne atasına ulaşılabiliyordu. Yapılan araştırmalar sonucunda tüm insanların bundan 150 bin ila 200 bin yıl önce Afrika’da yaşayan bir kadına dayandığı tespit edildi. Bunun ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra Etiyopya’da bundan 195 bin 160 bin yıl önce yaşamış iki fosil bulundu.
Bu bulgunun kesin ortaya çıkardığı tek bir nokta vardı. O da bundan 200 bin yıl önce yaşamış her türlü insansının farklı bir tür olarak değerlendirilmesi gerektiğiydi. Bununla birlikte insanların ataları konusundaki birçok soru olduğu gibi duruyordu.



İnsanlığın 1 milyon yıllık karmaşık geçmişi
İnsansıların yaklaşık 1 milyon yıldır taşları şekillendirerek değişik aletler yaptıklarını biliyoruz. 300 bin yıl kadar önce ise insansılar taştan daha komplike aletler yapmaya başladı. Bu insansıların tecrübeleri olmadan günümüz modern insanının ortaya çıkması mümkün olmayacaktı.
Geçtiğimiz yıllarda Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki Ishango arkeolojik bölgesinde bundan yaklaşık 22 bin yıl önce yaşamış bir insansıya ait kemikler bulundu. Bu kemikler tuhaf fiziksel özelliklere sahipti. Aynı bölgede bulunan ve 12 bin  yaşındaki başka bir fosilde de aynı özelliklere rastlandı. Her iki fosil de yaklaşık 300 bin yıl önce yaşamış insanlarla aynı özellikleri gösteriyordu.
Bilim insanları bu duruma iki farklı açıklama getiriyor. Birincisi insansıların Afrika’da modern insanların atalarıyla çok daha uzun süre yan yana yaşamış olmaları. Diğeri de daha önce insansı olarak düşündüğümüz fosillerin insan türünün bizzat bir parçası olması.
Genetik bilimindeki gelişmeler ikinci ihtimali biraz daha ön plana çıkarıyor. Örneğin fiziksel olarak insanlarla oldukça farklılık gösteren Neandarthallar ile insanların ortak atalarının bundan 500 bin yıl önce yaşadığı tahmin ediliyor. Yani bugüne kadar insansı olarak değerlendirilen bir çok fosili artık insanların direkt atası olarak değerlendirme ihtimalimiz belirmiş durumda.




Ezberi bozan keşifler
Ve geçtiğimiz sene de yapılan bir dizi yeni keşif insanların çok daha uzun bir geçmişi olduğunu ortaya koydu. Her şeyden önce bulunan fosil ne 200 bin yaşındaydı ne de Doğu Afrika’da bulunmuştu. Yapılan karbon testleri Fas’ta bulunan kemiklerin 315 bin yıl yaşında olduğunu gösteriyordu. Ve incelemeler fosilin homo sapiense ait olduğunu ortaya koyuyordu.
Almanya’nın Leipzig şehrindeki Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsünden Philip Gunz’e göre bu her şeyi değiştirecek bir gelişme. Bu erken dönem bireyler modern yüz ve dişlere ama biraz daha uzun bir kafatasına sahipti.
Tüm bu delillerin ışığında ders kitapları yeniden yazılmaya başlandı. Yeni yazılan kitaplarda artık insanların kökeninin 300 bin ile 12 bin yıl önce Fas’tan Güney Afrika’ya kadar uzanan bir coğrafyada yaşayan türlerden geldiği ifade edilecek.

Bir tür birçok kaynak
Peki bu kadar geniş bir alana yayılmış ve fiziksel açıdan çok farklı özellikler gösteren fosiller sadece bir türe nasıl evrimleşebildi?
Bunu kavramanın bir yolu insanlığı birçok küçük dereden beslenen bir nehir olarak görmekten geçiyor. İnsanlığın kökenini oluşturan bazı türler çok erken dönemde bazıları ise çok daha sonra ana akım ile birleşerek modern insanı ortaya çıkardı. Coğrafi farklılıklar, farklı fiziksel özellikleri ortaya çıkararak bugünkü kozmetik çeşitliliğe neden oldu. Ama aslında bu binlerce yıl içinde yaşanan birçok farklı insan türünün modern insanda birleşerek evrimleşmesiydi.

Doğu Afrika halen önemli
Tabii ki yeni bulgular bize bildiğimiz her şeyi birden unutturmayacak. Örneğin Doğu Afrika insan evriminde halen önemli. Mitokondrimizdeki DNA şeridimiz halen bu toprakları modern insanın kaynağı olarak ifade ediyor. Ama insanların çok daha karmaşık bir kaynaktan kökenini aldığı genel kabul görmüş bir kavram.
Özellikle komplike alet yapımının 300 bin yıllık bir geçmişi olduğu ve 100 bin yıl boyunca birçok insansı türü, Neandarthaller ve insanların yan yana yaşayarak alışveriş halinde bulundukları düşünülünce insan evriminin tek bir noktada değil Afrika kıtasının genelinde yaşandığı düşünülüyor. Bu türler de yan yana yaşasalar da çok uzun sayılabilecek sürelerde birbirlerinden coğrafi olarak izole alanlarda gelişti. Bu nedenle bu farklı türler birleştikleri zaman insan türünün birçok koşula uyum sağlayabileceği özellikleri kazanması sağlandı.
Eğer Afrika’da birçok bölgede birden evrimleşen insan teorisi doğruysa bunun genetik araştırmalara da şüphesiz etkisi olacak. Çok çeşitli kaynaklardan gelen kökenlerimizi değerlendirirken genetikçiler artık farklı değerlendirmeler geliştirmek durumunda kalacak.

Afrika’nın tümünde fosil avı
Doğu Afrika merkezli insan evrimi teorisi nedeniyle bilim insanları fosil arayışlarını sürekli bu bölgede yoğunlaştırıyordu. Ancak yeni teorilerle birlikte artık kıta genelinde büyük bir fosil avı başlayacak.
Bu avın farklı sorulara da cevap vermesi bekleniyor. Mesela ne oldu da bundan 12 bin yıl önce insan dışındaki tüm insansı türler ortadan bir anda kayboldu? 12 bin önce evrimimizde nasıl bir devrim yaşandı.
12 bin yıl önceki dönem Dünyanın ikliminin ılımlı ve oldukça dengeli bir hale geldiği bir dönemi ifade ediyor. Halen de bu Holocene dönemi içerisindeyiz. Tarımın gelişmesine imkan sağlayan bu dönem insanlığın çok farklı bir noktaya gelmesini sağladı.
Bilim insanlarına göre bu süreç farklı türlerin modern insana karışmasını hızlandırdı ya da farklı türler katledilerek yok edildi.
Şu an bildiğimiz tek şey insanların günümüzde birbirine çok benzer olduğu. 12 bin yıl önce bu böyle değildi. Uzun kafataslı, geniş yüzlü farklı genetik yapıya sahip olan türler insanlarla yan yanaydı.
Bilim insanları günümüzde bu çeşitliliğin nasıl kaybolduğunu ve insanlık üzerinde ne izler bıraktığını bulmaya çalışıyor.
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

HABER | KÜLTÜR-SANAT | KADIN | TOPLUM-YAŞAM | DİZİ | FORUM | DÜNYA | KURDÎ | KIRMANCKÎ | YAZARLAR | POLİTİKART | İLETİŞİM | KUNYE | REKLAM
Telefon:+ 49 6102 367690    Fax: + 49 6102 367696     Bilgi:info@yeniozgurpolitika.org     Haber:haber@yeniozgurpolitika.org
© 2016 Yeni Özgür Politika. All rights reserved.

Yorumlar