Bir kitap bir katliam - A. HİCRİ İZGÖREN


izgorenhicri@gmail.com | 26 Nisan 2018 Perşembe

A. HİCRİ İZGÖREN

Tehcir, talan, imha, katliam… 1915 ilkbaharından 1916 sonbaharına kadar sürdü bu vahşet.
İttihat ve Terakki kontrolündeki Osmanlı hükümetinin sivillerin de destekleriyle zulüm, baskı ve toplu katliamların yaşandığı milyonla ifade edilen ölümler yaşandı.
Vahşetin izleri yüzyıl geçse de silinmedi. İnkar ve nefret cumhuriyet boyunca da devam etti.
***
Ermeni Soykırımı üzerine çok konuşuldu, çok yazıldı. Bu yazıda konu edeceğim kitap da bölgede daha doğrusu Diyarbekir’de yaşanan o dönem acılarını konu ediyor. Yeni okuma fırsatı bulduğum kitap daha çok şiir kitaplarıyla tanıdığımız Ahmet Çakmak’a ait bir roman.
“Çiftkafa’nın Kitabı” adıyla yayınlanan bu kitapta yazar Suriçi’nin yüzyıllık hikâyesini kaleme almış. Suriçi’nin farklı dönemler ve uygarlıklar üzerinden kültürünü anlatıyor Çakmak. Yerinden yurdundan edilenlerin, sürgünlerin, yersiz yurtsuzların hikâyesini odak noktasına alarak bir mekânı, tarihi betimliyor.
Evet. Kitabın tanıtımında da belirtildiği gibi: Çiftkafa’nın Kitabı, bugün hala aşina olduğumuz ve yakından tanıklık ettiğimiz pek çok meseleye dokunuyor. Çiftkafa’nın ve ailesinin yaşamı üzerinden genel bir toplum panoraması çizen Çakmak, Suriçi’nde yaşananları gerçekçi bir şekilde sunarken aynı zamanda Suriçi’nin tarih içindeki önemine ve yaşantısına mercek tutuyor. Aynı zamanda, toplumun ve olayların bireyleri nasıl değiştirip dönüştürdüğüne, aynı bardaktan su içen insanların bile bir gün düşman olabileceğine dair sarsıcı hikâyeler anlatıyor.
Yer yer didaktizme kaysa da anlatımı rahat, dil bilinci sağlam Çakmak’ın. Belli ki dönemin arka plan tarihini iyi çalışmış. Mekanlar ve karekterler biribiriyle çelişmeyen bir gerçeklikle verilmiş.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Ermenilerin toplu halde tehciri sürecini okuyucuyu da daha kitabın ilk sayfasından başlayarak kafileye dahil edercesine anlatıyor: Sokaklar henüz yüzünü yıkamamışken apar topar götürülenlerin arasında buluveriyor insan kendini: Işığı azalmış gözlerle çevrelerine bakınanlar kimi zaman sert sözlerle, kimi zaman da tüfek kabzalarıyla itilip kakılamaktaydılar. Göz çukurlarını karanlık gölgeler doldurmuştu. Adım atamayacak hale gelip takatten düşenler, çok dikkatli bakılmasa görülemeyecek tepeciklerin ve iri kaya parçalarının berisine bırakılıyordu… (Çiftkafa’nın Kitabı – Suriçi’nin Yüzyıllık Hikâyesi-Alakarga Yayınları)
Yazar ikinci bölümde vahşetten yıllar sonrasında Çiftkafa’nın ailesi üzerinden Ermenilerden boşalan mahalleye taşınanların kesişen hikayelerini konu ediyor.
***
Evet. Bu vahşetle ilgili çok şey konuşuldu çok şey yazıldı ama hala bir yüzleşme yaşanmadı. Türkiye’de gelmiş geçmiş tüm iktidarlar geçmişte yaşanan tüm hukuksuzlukların, haksızlıkların ve katliamların üstünü örtmeye çalıştı. Söz birliği etmişçesine yüzleşme gerektiren tüm olay ve olguları ya inkara ya da unutturmaya çalıştı. Bu bir devlet geleneği haline getirildi. Yaşanan onca acıları toplumsal belleğin unutkanlığına havale etti.
Ancak bilinmelidir ki; hiçbir toplum ve devlet geçmişte yaşanan acılarla yüzleşmeden gerçek bir demokrasi kuramamıştır.


124
YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

HABER | KÜLTÜR-SANAT | KADIN | TOPLUM-YAŞAM | DİZİ | FORUM | DÜNYA | KURDÎ | KIRMANCKÎ | YAZARLAR | POLİTİKART | İLETİŞİM | KUNYE | REKLAM
Telefon:+ 49 6102 367690    Fax: + 49 6102 367696     Bilgi:info@yeniozgurpolitika.org     Haber:haber@yeniozgurpolitika.org
© 2016 Yeni Özgür Politika. All rights reserved.

Yorumlar